5 Aralık 2020 Cumartesi

Hayat Boyu Öğrenmede Meslek Liselerinin Rolü

Hayat Boyu Öğrenmede Meslek Liselerinin Rolü

Mesleklerin neredeyse hepsinde, her açıdan ve gittikçe hızlanan baş döndüren değişim, yenilik ve farklılaşmalar olmaktadır. Bilişim teknolojilerinin üretimden pazarlamaya sınırsız yaygınlaşması mesleklerin etkilenmesini daha da hızlandırmaktadır. Bu hızlı değişimlere, çalışanların da hızla uyum sağlayabilmesi ancak meslek eğitiminde daha teknoloji ve sektör odaklı, esnek bir yapıda ve kısa süreli mesleki/teknik kurslarla desteklenmesiyle mümkün olabilir. Dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de temel ekonomik ve sosyal sorunların başında “işsizlik” yer almaktadır. İşsizliğin önemli nedenlerinden biri de mesleksizlik veya aranan mesleğe ve niteliklere sahip olmamak gelmektedir. Bir tarafta özellikle çalışabilir genç insan kaynağı aradığı işi bulamamaktan şikâyet etmektedir. Diğer tarafta ise firmalar vasıflı eleman bulamadıklarını beyan etmektedirler. Üstelik ülkemizde genç bir nüfus mevcut olmasına rağmen iş hayatında uluslararası rekabet gücü açısından yüksek bilgi ve beceri düzeyine sahip nitelikli işgücü talebi de giderek artmaktadır.

MEB 2019/2020 istatistik bilgilerine göre; ülkemizde 4470 Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde, 74.720 derslikte, 144.255 öğretmenle 1.608.081 öğrenciyle mesleki ve teknik eğitim sürdürülmektedir. Mesleki Eğitim Merkezlerinde durum ise; 329 merkezde, 2167 derslikte 115.000 öğrenciye, 5354 öğretmenle mesleki eğitim yürütülmektedir. Halk Eğitim Merkezlerinde durum; 995 merkez, 8742 öğretmen, 5381 derslikte, 8.046.273 kursiyer yıllık eğitim almıştır. Yaygın eğitim meslek kursu (3308 sayılı yasa) kapsamında 32.238 kursiyer eğitim almıştır.

Günümüzde teknolojinin ulaştığı nokta; özel-resmi tüm kurum-kuruluşların ve sektörde faaliyet gösteren firmaların yaptıkları işleri, sundukları hizmeti ve ürettikleri mallarını rekabet edilebilir düzeyde gerçekleştirebilmek, müşteri beklentilerini tam anlamıyla yerine getirebilmek için Endüstri 4.0 ve dijital dönüşümle yeniden organizasyonlarını düzenlemek zorunda bırakmaktadır. Bu dönüşüm öncelikle internet, bilişim ve yazılım tabanlı bir altyapı gerektirmektedir. Bu altyapıyı kullanacak olan insan kaynağı da eğitim yoluyla bu dönüşüme hazırlanmalıdır. Bu eğitimlerin Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde yapılması mümkündür. Üstelik bu çalışmalar meslek liselerindeki öğretmenlerin ve öğrencilerin de kendilerini bu yönde geliştirmelerini de sağlayacaktır.

Çalışma hayatındaki her türlü yeniliğe adapte olması gereken çalışanların, mesleklerindeki gelişmeleri tek başına kişi veya firma olarak yakından takip edebilmesi mümkün değildir. Bu ihtiyacı büyük firmalar kendi bünyelerinde kurdukları eğitim birimiyle çözebilirken küçük firmaların bu hizmeti satın almaları ekonomik olarak bir maliyet oluşturmaktadır. Bu açıdan da devlet gücüyle/desteğiyle ve mesleki eğitim yoluyla bu ihtiyacın daha ekonomik ve güvenle karşılanması mümkündür. Bu çalışmalarda mesleki odalar, birlik ve ticaret-sanayi odaları gibi örgütlerin de önemli payı olmalıdır. Çalışanların bilgi, beceri ve yetkinliklerinin mesleki eğitim yoluyla sürekli güncellenmesi ve geliştirilmesi sayesinde zaman, nitelik ve bir seferde en iyisini gerçekleştirmesiyle verimin artmasına faydası olacaktır. Bilinçli çalışanlar,  kaynakları daha ekonomik kullanacaklar, teknolojiden en verimli şekilde faydalanarak karlı ve başarılı mal ve hizmet üreteceklerdir. Bu durum firmaların akreditasyon ve büyük projelere başvurmasında kurumsal itibarlarını yükseltecektir.

Çalışanlar çeşitli sebeplerle ömür boyu aynı işyerinde çalışamamaktadır. Mesleğinin, bilgi, beceri ve yetkinliklerinin işveren beklentilerini karşılayamaması halinde işten ayrılma, çıkarılma veya zorunlu iş değiştirme durumları kişilerde psikolojik travmalar oluştururken işveren açısından da birikim ve tecrübenin kaybı anlamına gelmektedir. Çalışanların yenilik ve gelişmelere ayak uyduramaması halinde endişe, korku ve kaygılar yanında özgüven kaybı da oluşmaktadır. Mesleki eğitim, çalışanların kendilerine olan güvenini artırırken psikolojik olarak sağlıkla işine devam etmesine katkı sağlayacaktır. Mesleki eğitim yoluyla kişilerin güçlendirilmesiyle bu durumların azaltılması ve önlenmesi mümkündür. Mesleki eğitim, çalışanların hayatlarının bir döneminde aldıklarında ortadan kalkan bir ihtiyaç değildir. Hayatboyu öğrenme felsefesiyle sürekli ihtiyaç duyulan bir eğitim türü olarak mesleki eğitimi ülkemizde en iyi meslek liseleri verebilecektir.

Zorunlu iş ve meslek değiştirilmesi halinde eski tecrübelerin üzerine yeni bir meslek öğrenilmesi yoluyla iş hayatındaki yeni ortama ve durumlara uyum için en sağlıklı çözüm; yine meslek liselerinde açılacak olan meslek kurslarına katılarak mesleki eğitim almak olacaktır. İşbaşında uygulamalı meslek eğitiminin yaygınlaşmaya başladığı günümüzde gelecekte daha çok usta öğreticiye ihtiyaç duyulacağı açıktır. Bu itibarla işletmelerdeki tüm meslek lisesi mezunları ile çalışan ustalara yönelik onbir gün süreli iş pedagojisi kursları açılması da faydalı olacaktır. Bu yeterliliğe sahip olmak işyerinde stajyer almak için zaten yasal önkoşullardan biridir. Liseleri çeşitli sebeplerle terk edip örgün eğitimden ayrılmış öğrencilerin hayata kazandırılması için mesleki eğitim kursları bir fırsat olarak kabul edilebilir.

Ülkemizde özel sektör dahil olmak üzere tüm imkanlar gözden geçirildiğinde; yaygın eğitim kapsamında mesleki-teknik kursların açılabileceği fiziki ortam, atölye ve laboratuvarlar, makine, alet ve ekipman donanımı ile atölye ve meslek dersleri öğretmenlerine sahip yegane kurumların meslek liseleri olduğu görülecektir. Bu itibarla MTAL mesleki ve teknik eğitimde alternatifi olmayan eğitim kurumlarıdır. Yetişkinlerin meslek liselerine kurs amaçlı gelmeleri, okulları daha yakından doğru tanımaları, devamında sosyal ortamlarda okulların algısının olumlu yönde yükselmesine katkı sağlayacaktır.

Atölye ve meslek dersleri öğretmenlerinin de öğrencilerini mezuniyet sonrası piyasada aranan nitelikli meslek insanları olarak yetiştirebilmesi için kendilerini sürekli geliştirmeleri bilgi, beceri ve yetkinliklerini artırmaları gerekmektedir. Bu işlemin sadece teoride akademik düzeyde kalmaması, sektörde geçerli olan donanımda gerçekleşebilmesi için meslek kursları bir araç olabilir. Öğretmenlerin de işbaşındaki ustalardan öğreneceği çok şey olacaktır.

Sektörde çalışanların meslek liselerine gelerek açılacak kurslara katılmaları her zaman söylenegelen okul-sanayi işbirliğinin artmasına da katkı sağlayacaktır. Bu işbirliği ilk zamanlar eleman düzeyinde gerçekleşirken gitgide işletmeyle meslek liselerinin bağını güçlendirecektir. Öğrenciye eğitim sürecinde staj ve mezuniyetinde iş imkânı sağlarken,  okula atölye-donanım-temrinlik desteği ve öğretmenlerin kendini yenilemesi ihtiyacını karşılayacaktır. Değişik açılardan olumlu etkileri sebebiyle meslek liselerinde açılacak meslek kursları okullara yeni bir heyecan da getirecektir. Mezun öğrencilerin bile okulda görmediği bir konuda kursa katılmaları mümkün olabilir.

Ülkemizde belirlenen 2023 hedeflerine ulaşabilmek ve gelecekte daha refaha erişebilmek, öncelikle kendine yeten sonrasında yaptığı mal ve hizmeti dünyaya satacak yerli ve milli projelerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu çalışmalarda ar-ge mühendisi ve yöneticisi kadar nitelikli teknik elemanlara da çok ihtiyaç duyulmaktadır. Bu elemanların meslek liselerinde eğitilmesi mümkündür. Halen tüm sektörlerde nitelikli eleman ihtiyacı bulunduğu bilinmektedir.

Ülkemiz ortaöğretim sisteminde meslek liselerine oranla diğer okul türlerinin öğrenci ve okul sayıları fazladır. Akademik eğitim alan öğrencilerin doğal olarak üniversitelere girebilmek için kurs ve dersanelere giderek TYT ve AYT sınavlarına hazırlandıkları hatta giremeseler bile ertesi yıl yeniden denedikleri, kimilerinin ise üniversiteye kayıt olup okumaya başlasa bile tekrar sınavlara girdikleri bilinmektedir. Her yıl yaklaşık iki milyona yakın öğrenci üniversite sınavlarına başvurmakta bunların yarısı ancak yerleşebilmektedir. Mezun olan üniversitelilerin de emsallerinden bir adım öne geçebilmek için yüksek lisans yaptıkları, resmi kurumlarda işe girebilmek için KPSS kurslarında hazırlandıkları ve İŞKUR işbaşı programları gibi eğitim faaliyetleriyle meslekleri dışında çeşitli kurslara giderek yeni bir vasıf kazanmaya çalıştıkları bilinmektedir. Çoğunluğu da meslekleri dışındaki işlerde asgari ücretle çalışmaktadırlar. Diğer yandan genç çalışabilir nüfusun üçte birinin ne işte ne de eğitimde olmadıkları istatistiklere yansımaktadır.

Mesleki kurslar düzenlenmesi konusunda, ulusal çapta birden çok bakanlığın işbirliğiyle 2010 yılında UMEM adıyla harika bir proje üretilmiştir. Her ne kadar belirlenen amaçların tümüne erişilemese de projenin faydalı olduğu binlerce insanı meslek sahibi yaptığı bu sebeple yine de başarılı olduğu söylenebilir. Bunun yanı sıra ülke genelinde yüzün üzerinde meslek lisesine yeni ekipman ve donanım sağlanması ve atölye ve meslek dersi öğretmenlerinin sektörde ve üniversitelerde eğitimlerle güçlendirilmiş olması çok önemli bir kazanımdır.

İstanbul İl Özel İdaresi, İŞKUR, İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğinde hazırlanan ÖZİMEK Projesi,  hem işsizliğe hem de mesleksizliğe karşı bir model olarak 2007 yılında ortaya çıkmıştır. Tamamlanmış bu proje ile sektörlerin talep ettiği meslek dallarında, standartlara uygun mesleki geliştirme ve edindirme kursları açılmıştır. Kursiyerlere gerek yeni meslekler edinme ve gerekse mesleklerini geliştirme fırsatını sunulmuştur. Kurslara olan ilgi ile hedef gün geçtikçe daha da büyütülerek yedi yılda yüze yakın okulda 143 branşta verilen eğitimlerle otuzbine yakın kursiyere ulaşılmıştır. Gerçekleştirilen anket çalışması ile mezunların %75’nin iş hayatında olumlu değişiklikler kaydedildiğini belirlenmiştir. Ülke çapında diğer mesleki eğitim projelerine ilham kaynağı olan ÖZİMEK Projesi, İTO tarafından yapılan başvuru sonucunda yurtdışında ödül almıştır.

Meslek liselerinde; meslek edindirme, değiştirme, geliştirme ve uyum kursları Halk Eğitimi Merkezleriyle işbirliği içinde açılabilmektedir. Halk Eğitim Merkezleri ve Mesleki Eğitim Merkezlerinin mesleki ve teknik kurslar için fiziki şartları, atölye ve laboratuvar donanımı ile öğretmen kadrosu sektörün taleplerini karşılayacak düzeyde yeterli değildir. Bu durum merkezlerde son yıllarda açılan kursların hangi sektörlere mesleklere yönelik açıldığına ve mezun sayıları incelendiğinde görülecektir. Milyonlarca insanın mesleki ve teknik eğitim ihtiyacından bahsederken bu talebin sadece üniversitelerin Sürekli Eğitim Merkezi kurslarıyla, özel öğretim kurumlarının açtığı kurslarla, HEM-MEM veya İŞKUR kurslarıyla karşılanamayacağı rahatlıkla ifade edilebilir. Özellikle sanayi ve teknik alandaki meslek kursları için meslek liselerine çok ihtiyaç duyulmaktadır. MTAL yönetici ve öğretmenlerinin okulda örgün eğitim yapılmadığı, mesai saatleri dışında, hafta sonu, yarıyıl ve yaz tatillerinde bu kursları açmalarını teşvik için ücret düzenlemesi gerekmektedir Katılımcıların işsiz olanlarından ücret alınmaması, çalışanların ise az miktarda da olsa DÖSE kapsamında az da olsa katkı sağlamaları istenebilir.

Meslek liselerinin elinde bulunan bu değerli imkân ve kaynakların kullanılmıyor olması ülkemiz için büyük bir kayıptır. Özellikle son yıllarda sektörle yapılan mesleki teknik işbirlikleri, hamilik projesi, proje okulların çok önemli atölye ve laboratuvarlara kavuştukları bilinmektedir. Bu imkânların ihtiyaç duyan tüm firma ve vatandaşlara sunulmasının çok önemli ekonomik ve sosyal etkileri olacaktır. Bu itibarla biran evvel bu konuda gerekli çalışmaların başlatılması gerekmektedir.

Türkiye’de işsizlik ve mesleki eğitim uzun yıllar gündemini korumuştur ve korumaya da devam etmektedir. Kurumsal yapılar ve uygulamalarda değişikliklere gidilmesine rağmen gelinen noktada sistem tam olarak sorunlara çözüm olamamıştır. Hızla farklılaşan nitelikli eleman arz ve taleplerinin olduğu ülkede kısa süreli mesleki kurslar, işsizlikle mücadelede daha fazla önem kazanmaktadır. Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri diğerleri gibi dört yıldır. Talebi artan bir meslek alan veya dalının öğretmenlerinin, eğitim yerinin ve eğitim araç gereçlerinin organize edilmesi sonrası açılması uzun yıllar alabilmektedir. Özellikle hızla literatüre giren yeni mesleklerde müfredatın oluşturulması, öğretmenlerin eğitilmesi gibi nedenlerle daha da fazla zaman gerekmektedir. Aynı şekilde iş gücü piyasasında ihtiyacı kalmayan alanların kapatılması durumunda da eğitimlerine başlamış öğrencilerin mezuniyeti için 3 – 4 yıl beklemek gerekecektir. Mesleki kurslar örgün eğitime göre çok daha hızlı organize edilebilmekte veya farklılaştırılabilmektedir. Firmalar işsizlere verilecek kısa süreli kursların işsizlik sorununun azaltılmasında ve nitelikli personel arzı ile talebi arasındaki dengesizliğin giderilmesinde etkili olduğunu düşünmektedir. Bu şekilde nitelikli personel arzı da yükselecektir.(1)

Başkent Halk Eğitimi Merkezi’ndeki “mesleki kurslara yetişkinlerin katılım örüntüleri” konulu araştırmanın bulgularına göre, mesleki ve teknik kategori altında açılan kursların yalnızca %22’sinde öne çıkan yönelimin mesleki gelişim olması mesleki ve teknik kursların aslında mesleki gelişime değil, sosyalleşme ve boş zaman değerlendirme amacına hizmet ettiği görülmüştür.(2) Özellikle kadınların, gençlerin ve uzun süredir işsiz olan kesimlerin istihdamına katkı sağlamakta ve işsizliğin azaltılmasında etkili olmaktadır. İstanbul Kültür Üniversitesi ve İŞKUR işbirliği ile açılan işgücü yetiştirme kursları sonrası işe yerleştirilen kursiyerlerin oranı bu görüşü destekleyici niteliktedir. Ancak bu politikalar işsizlik sorunun çözümünde etkili olmakla birlikte tek çözüm yolu da değildir.(3) Bu sayede ülkemize sığınan göçmenlerin sosyal entegrasyonu da daha sağlıklı biçimde sağlanacaktır.

MEB 2019–2023 Stratejik Planında GZFT analizinde; “hayat boyu öğrenme kapsamındaki faaliyetlere ilişkin farkındalık düzeyinin düşük olması” zayıf yönlerde, “öğrenci ve ailelerin meslekler ve iş hayatıyla ilgili yeterli bilgiye sahip olmaması” da tehditlerde beyan edilmiştir. MEB Stratejik Planda; “Hayat boyu öğrenme kurslarından yararlanma oranı (%) 11,10 ile katılım oranı (%) 5,8 ile faaliyetlerinden memnun olunan faaliyet alanları grafiğinde % 11 oranı da oldukça düşük bir düzeydedir. Bireylerin iş ve yaşam kalitelerini yükseltmek amacıyla hayat boyu öğrenmeye katılım ve tamamlama oranlarının artırılması için Mesleki ve teknik eğitim ve hayat boyu öğrenme sistemleri toplumun ihtiyaçlarına ve iş gücü piyasası ile bilgi çağının gereklerine uygun biçimde düzenlenecektir. Mesleki ve teknik eğitime atfedilen değer ve erişim imkânları artırılacaktır. Mesleki ve teknik eğitimde yeni nesil öğretim programları geliştirilecek, beşeri ve fiziki altyapı iyileştirilecektir. Mesleki ve teknik eğitim-istihdam-üretim ilişkisi güçlendirilecektir. Bireylerin iş ve yaşam kalitelerini yükseltmek amacıyla hayat boyu öğrenme nitelik, katılım ve tamamlama oranları artırılacak ve yurt dışındaki vatandaşların eğitilmesi sağlanacaktır.” Denilmektedir.(4) Hayata hazır, sağlıklı ve mutlu bireyler yetiştiren bir eğitim sistemi için mesleki ve teknik eğitim kurslarına önem vermeliyiz. Beşikten mezara kadar eğitim felsefesiyle yaygın mesleki ve teknik eğitim kursları hizmet sunumunu hızla artırmalıyız.

  • https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/582250
  • https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12575/33127
  • https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/85292
  • http://sgb.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2019_11/22154626_Milli_EYitim_BakanlYYY_2019-2023_Stratejik_PlanY.pdf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MESLEKİ EĞİTİM AFORİZMALARI

Hayaller kurulmadan hayatta beklenen değişiklikler ve güzel çalışmalar kendiliğinden gerçekleşmiyor. Bizim planımız kurgumuz dışında başkal...