Tarihin
her döneminde büyükler küçükleri eleştirmişler. Özellikle de gençleri. Örneğin
Aristotales, yaşadığı dönemde, yani M.Ö. 350 yılında “Bugünlerde gençler
kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir şekilde yemek yiyorlar, yetişkinlere karşı
saygısızlar, ebeveynlerine karşı çıkıyorlar ve öğretmenlerini
sinirlendiriyorlar” diye yazmış. Ondan yaklaşık 450 yıl sonra Hesiod ne demiş
dersiniz: “Günümüz gençleri öyle umursamaz ki, ileride ülke yönetimini ele
alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere, büyüklere karşı
saygılı olmayı, ağır başlı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler kurallara
boş veriyorlar. Çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar.” Döngü hiç
değişmiyor. Bizim gençliğimizde de yetişkinler bizleri eleştiriyordu.
Erkeklerin saçlarını ve favorilerini uzatmasını, kızların mini etek giymesini
veya kot pantolondan başka bir şey giymek istememesini, sokaklarda el ele
dolaşmamızı, yüksek sesle konuşmamızı ve her şeye gülmemizi vs…(*)
Onlu
yaş gruplarındaki insanları aynı kuşağın çocukları olarak kabul ederiz. Aynı
kuşakta yaşayanların ortak özellikleri fazladır ve konuşmaları da bu konular
üzerinden olur. Daha çok kendilerinin de yaşadığı geçmiş dönemdeki imkânların
sınırlı oluşu ve bugün varolan daha çok teknolojik ve ekonomik imkanlara sahip
bu dönemin çocuklarının şanslı olduğunu söyler dururuz. Her kuşak bir sonraki
kuşağı yani çocuklarını eleştirmiştir. Bu eleştiri kimi zaman çocukların
sözleri, davranışları, yaptıkları/yapmadıkları ve elindeki imkânları üzerinden
yürütülür. Sosyal bilim uzmanları bu kuşakları X, Y ve Z gibi harflerle
kategorize ederek ortak özelliklerini sıralamaktalar. Bu böyle bitmeksizin
sürüp gidecek galiba.
Bu
modaya katılıp biz de bir iki örnek verelim. Bizim çocukluğumuzda 1970’ li
yıllarda evlerde siyah-beyaz televizyonlar kısmen varken bugünlerde sabit hatlı
dediğimiz telefonlar dahi yoktu. Renkli televizyonlar 80’ li yıllarda evlere
girmeye başlamışken eve sabit hatlı telefon bağlatmak için ise yıllarca sıra
beklemek gerekiyordu. Şehirlerarası ve uluslararası görüşmeleri ise santrale
bağlatıp saatlerce beklerdik. Uçağa binmeyi bırakın, yakından görmek hayal iken
şimdi otobüs gibi şehirlerarası ulaşım aracı oldu. Şimdiki çocukların
kollarındaki saatlerden dokunmaksızın sesli komutla telefon araması ve
konuşması yapılabilmektedir. O dönemde “Uzay 1999” adlı yabancı bir dizide
bugünkü teknolojik araçlara benzer ama aslında var olmayan hayali olarak
canlandırılmaktaydı.
Bugün
neredeyse biz dahil tüm gençlerin elinde cep telefonuyla internetle başta
sosyal medya platformları olmak üzere oyun oynamayan ve müzik dinlemeyen yok
gibi. Bazıları ise bu imkanları insanların faydasına da kullanmak için fikir
üretiyor, çaba sarf ediyor ve projeler yapıyor. Geçenlerde sosyal medya
hesaplarımdan biri üzerinden üniversiteli bir genç benimle görüşmek ve
projelerinden bahsetmek için randevu alarak bir arkadaşıyla İlçe Milli Eğitimde
ziyaretime geldi.
Ziyaretime
gelen Muammer ve Furkan adlı Boğaziçili gençler; “Mektepp” adıyla dijital bir
platformu beraberinde Esma ve Betül arkadaşlarıyla birlikte nasıl ve ne amaçla
kurduklarını anlatınca geleceğe ve bugünün gençlerine dair umutlarım bir kat
daha arttı. İkisi mühendis ikisi eğitim fakültesi öğrencisi olan kurucu ekibin
“bir şeyler yapmalıyız” düşüncesiyle bir araya gelerek ilk durakları eğitim
teknolojileri alanı olmuş. Başlangıçta çocukların 21 yy becerilerini
geliştirmek amacıyla onlara kodlama, robotik ve üç boyutlu tasarım dersleri
veren bir atölye çalışmasıyla başlamışlar. Sınıflarda kullanılabilecek Türkçe
etkinlik içeriklerinin çok az olduğunu ve olanların da çok dağınık olduğunu
fark etmişler. Ancak; “bizim daha çok insanın hayatına olumlu açıdan
dokunabilmek için ölçeklenebilmemiz lazım” diye düşünürken yolları “imece”
isimli sosyal girişimleri destekleyen bir kuluçka merkezi ile kesişmiş.
“Nitelikli Eğitim” alanında sosyal girişimleri desteklemek isteyen bu programa
başvuruları kabul edilmiş, üç aylık kuluçka döneminde pek çok eğitim almışlar.
Hazırladıkları projeyle jüri karşısına çıkarak desteklenecek projeler arasına
seçilmiş ve hibe desteği almışlar. Bir yandan dijital platform üzerinde
geliştirmeler yaparken bir yandan da Mektepp Buluşmaları adıyla öğretmenlerle
düzenli olarak bir araya gelerek problemi doğru tanılamaya çalışmışlar. Yoğun
çalışmalar sonunda Ağustos 2018’de Mektepp platformunu yayınlayabilmişler. Bu
platform 60 binden fazla öğretmenin hayatına dokunmuş. Platformda paylaşılan
278 etkinlik toplamda 200 binden fazla kişi tarafından ziyaret edilmiş. Bu
süreçte onsekiz farklı buluşma gerçekleştirilmiş. İki öğretmen kitapçığı
yayınlanmış ve pek çok blog yazılmış. Halen çalışmaları yedisi öğretmen olan
oniki kişilik bir ekiple hızla artarak devam ediyormuş.
Tamamen
ücretsiz bir paylaşım alanı olan Mektepp, Türkiye genelinden yüzlerce
öğretmenin desteği ile oluşmuş ve büyümeye devam eden, ücretsiz bir şekilde üye
olarak içeriklerini paylaşan kitlesel bir paylaşım platformu. Mektepp,
“Öğretmenler için, Öğretmenler eliyle” sloganı ile yola çıkan, “Küresel
Kalkınma Hedefleri – Nitelikli Eğitim” alanında çalışan bir sosyal girişim.
Kendini ve sınıfını geliştirmek isteyen öğretmenlerin birbiriyle sınıf içi
etkinliklerini, müfredatla uyumlu içeriklerini paylaşıldığı bu platformda ders
ders ve sınıf düzeyinde kolaylıkla erişilebilen bir web sitesi. Türkçe,
matematik, fen bilimleri ve İngilizce gibi temel dersler başta olmak üzere ders
dışı etkinliklerini de paylaşabildiği sitede ilham verenler ve buluşmalar
başlığında da değişik aktiviteler ile blog paylaşımında bulunabilecek imkanlar
var. Başvuran faydalı çalışmalar biraraya getirilerek öğretmen kitapçıkları
oluşturulmuş.
Mektepp
ezberci çocuklar yetiştirmek istemeyen, öğrencilere faydalı olmak için her
türlü yolu deneyen öğretmenlerin, dersini daha ilgi çekici hale getirmek
isteyen öğretmenlere kaynak sunmak amacıyla yola çıkmış. Okula ayakları geri
geri giden değil, koşa koşa giden, her öğrenci dersle ilgilensin, “of yarın okul
var!” demek yerine, “oley yarın okul var” desinler diye var. Çocukların içini
yansıtmaktan korkmadığı, duygularının farkına varabildiği, kendini tanıdığı,
sorguladığı, gerekirse karşı çıkabildiği, kendi başına karar alabildiği
öğrenciler yetiştirmek isteyen öğretmenler için oluşturulan dijital bir
paylaşım alanıdır.
Bu
platform kendisi gibi aynı amaca hizmet eden “vrfirst.com, 3dortgen.com,
ogretmenagi.com, s360.com.tr, voscreen.com, kodegisim.org, impacthubist.net,
imece.com, atölye.io, erec.boun.edu.tr, farkyaratansiniflar.org” web sitelerine
sahip girişimleri paydaşları olarak belirlemiş ve sitelerinde yer vermiştir.
Bu
gençlere göre; “ancak derste söz sahibi olabilen bir çocuk, gelecekte de söz
sahibi olur. Ve ancak o değiştirebilir geleceği. İnanıyoruz ki makineler değil,
hayaller güzelleştirecek dünyayı.”
Bu
platforma ücretsiz üye olarak etkinlik hazırlayacak öğretmenlerin belli
kurallara uyma zorunluluğu bulunuyor. Öncelikle öğrenciler, öğrenme sürecinde
etkin katılımcı olmalı, öğrenilenlerin kalıcılığı somut deneyimlerle
sağlanmalı, öğrenilenleri sentezleyerek günlük hayatıyla ilişkilendirebileceği
bağlantılar oluşturulmalı, grup çalışmalarına ve diğer derslerde öğrenilenlerle
ilişkilendirilmesine önem verilmeli, teknoloji etkin kullanılmalıdır. Öğrencinin,
öğrenme sürecinde olabildiğince bedenini kullanmasına önem verilmelidir. Benim
en sevdiğim şart ise her şeyden önce öğrencinin öğrenirken eğlenmesi gerektiği
unutulmamalıdır. Zira bugün okulların ve yapılan eğitim öğretimin çok da
eğlenceli olmadığı bu durumun öğrencilerin devamında, başarısında ve disiplin
durumunda etkili olduğu bilinmektedir.
Şu
anda üniversiteyi yeni bitirmiş gençlerin bir araya gelerek öncelikle
öğrenciliklerini unutmadan, eğitim fakültesinde öğrendikleriyle karşılaştırıp hayal
ettikleri daha nitelikli eğitimin sunulmasına yönelik hazırladıkları bu
çalışmayı dikkate değer buldum. Fırsat eşitliği sağlamak, mekan-zaman-imkan
gibi herkesin farklı şartlarda hazırlandığı sonunda da aynı sorularda yarıştığı
bir eğitim sisteminde dijital dünyanın imkanlarını kullanarak öğretmen
meslektaşlarına yardımcı olmaya çalışmalarını alkışlanacak bir girişim olarak
değerlendiriyorum. Bu pırıl pırıl gençleri tebrik ediyorum. Diyorum ki; Bu
gençlerde iş var…!
(*)https://www.yeniasir.com.tr/yazarlar/seda_kaya_guler/2014/11/14/dunun-ve-bugunun-gencleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder