AKILLI TEKNOLOJİK UYGULAMALAR
KONULU
KOBİLERİN RADYOSU ST ENDÜSTRİ RADYO
PROGRAMIMIZ
https://radyo.stendustri.com.tr/mesleki-egitim-uzmani-erol-demir-endustri-4-0-ve-dijital-donusum/
14 Ocak 2020 – Salı / saat: 16.00 /
Altunizade-İSTANBUL
Dr.
Nadir ÇOMAK ve Hasan AKKAYA 'nın hazırlayıp sundukları akıllı teknolojik
uygulamalar programı başlıyor.
Dr.
Nadir ÇOMAK- ST Endüstri Radyonun kıymetli dinleyicileri yeni bir akıllı
teknolojik uygulamalar programından hepinize Merhaba, (ben Dr. Nadir çomak, Ben
Hasan Akkaya, Ben Erol Demir.) Erol Demir bugünkü konumuz, Erol Demir kimdir?
kıymetli Erol Demir Kendini tanıtabilir mi?
Erol
DEMİR – Erol Demir, 1967 yılında Kocaeli'nin Gölcük ilçesinde doğdu. Evli üç
çocuk babasıyım. Esnaf ve zanaatkâr bir ailenin çocuğuyum. Çocukluğumda üç
meslekte çıraklık yaptım. Sanat okulu mezunuyum. (Sanat Okulu mezunu ve mesleki
eğitimde de katkı üretmeye devam ediyorsunuz.) Evet, Birkaç yıl aile
işletmesinde esnaflık yaptım öğretmen olmadan bir yıl önce sektörde kalite
kontrollü olarak çalıştım daha sonra Hakkari'de öğretmenliğe başladığım Halk
Eğitim Merkezi, Endüstri Meslek Lisesi ve Çıraklık Eğitim Merkezinde her
kademede öğretmen müdür yardımcısı okul müdürü daha sonra İlçe Milli Eğitim
şube müdürü olarak göreve başladım. Memleketim Kocaeli Gölcük'te ve 2007
yılında İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğüne mesleki Eğitimden sorumlu şube
müdürü olarak çalışmaya başladım. Altı buçuk yıl boyunca İstanbul'da Meslek
liselerinden sorumlu şube müdürü olarak görev yaptım. görev yaptığım süre
içerisinde İstanbul Ticaret Odası İstanbul Sanayi Odası MÜSİAD gibi sektörün
önde gelen STK’ları ve üniversitelerle ortak işbirliği mesleki eğitim
faaliyetleri yürüttük. Halen Bakırköy İlçe Milli Eğitim şube müdürü olarak
çalışmaya devam ediyorum. Eğitim Üzerine yazılarım kitaplarım ve çalışmalarım
var.
Dr.
Nadir ÇOMAK - Teşekkür ediyoruz Erol Bey kendisini çok güzel tanıttı. Kıymetli
dinleyiciler bugün endüstri 4.0 dijital dönüşüm konusunda konuşmaya devam
edeceğiz. Eğitimde dijital dönüşüm uygulamaları endüstri 4.0 uygulamaları nasıl
gidiyor? mesleki eğitimde bu dönüşüm nasıl gidiyor, mesleki eğitim dijital
dönüşüme hazır mı? bu konuda güzel bir söyleşi olacağını ümit ediyorum. Erol
Bey'in altın bilezik isimli meslek, meslek mesleki eğitimin kalbinin nasıl
attığını enerjisini nasıl çoğaldığını ve güzel uygulamaları anlatan bir kitabı
da var. Yeri geldikçe altın bilezik kitabından anekdotlar da alacağız. Hasan
Bey eğitimde dijital dönüşüm nasıl gidiyor mesleki eğitim dijital dönüşüme
hazır mı? Erol beye neler söylemek istersiniz?
Hasan
AKKAYA - Erol Bey aramıza hoş geldiniz.
Erol
DEMİR - Hoş buldum Teşekkür ederim.
Hasan
AKKAYA - Ben yıllar önce gençlik yıllarında
daha çocukluk yıllarımda aklıma hep soru takılırdı. Meslek Lisesine girmek
sınavla imtihanlaydı. İmtihanda böylesi dereceye giren akıllı arkadaşlar Meslek
Lisesine girerdi fakat üç dört yıl sonra mezun olup çıktıklarında hiçbir
üniversiteye kayıt yapamazlardı. Ama o zamanlar Meslek Lisesi mezunu arkadaşların
hepsi bir sanayide veya bir meslek dalında bir boşluğu dolduruyordu. Aradan
yıllar geçti Meslek Lisesi bu senelerde sınavla girilen ama bu sürede en sondaki
arkadaşların girdiği dolgu yeri haline geldi. Fakat benim gördüğüm kadarıyla
meslek liseleri özellikle Fatih Projesi başlangıcıyla beraber bir önem
kazanmaya dijital dönüşümün altyapısındaki ara eleman alt eleman ve bununla
beraber toplumun kalitesi hakkında çalışmaları hakkında bir yapı olması
gerekiyordu. Bu konularda acaba Meslek Liselerinde bir gelişim var mı? Meslek
liseleri bizi geleceğe taşıyabilecek mi? Nasıl görüyorsunuz Hocam bu konuda
bize bilgi verebilir misiniz?
Erol
DEMİR - Hasan Bey çok güzel bir noktaya temas ettiğiniz. Ben de sizin gibi 1985
yılında Meslek lisesinden mezun oldum ve bu okula girerken sınava girdim. Çünkü
meslek liselerine okutabileceği öğrenciden daha fazlası müracaat etmekteydi. Günümüzde
TEOG'la tüm öğrenciler meslek liseleri de dahil olmak üzere herkes sınavla ve
notla okullara yerleştiriliyordu. Ancak LGS sistemi sonrası artık adrese dayalı
yerel yerleştirme ile bu okullarımız öğrenci alıyor. Önemli olan öğrencinin
düşük notla girmesi değil öğrencilerin bir mesleği sevmesi ve uygun olan
mesleği seçmesidir. Uygun olan bir mesleği seçen ve mesleğini seven öğrenciler
mezun olduktan sonra o günlerde olduğu gibi bugün de bence sektörün aradığı
nitelikli eleman olarak her zaman el üstünde tutulup iş bulabilir diye
düşünüyorum.
Dr.
Nadir ÇOMAK - Olabilir derken Erol Bey değişen bir dünya var. Dünya dinamikleri
değişiyor teknoloji hızla gelişiyor ve rekabeti artırabilmek için hızla ve
çevik bir şekilde entegre olmanız lazım. Rekabet edebilmeniz için kendinizi
geliştirmeniz lazım, gelişen teknolojiler bizi rekabette güçsüz duruma
düşürüyor. Artık yüzyılda olan gelişmeler iki yılda olabiliyor dünya farklı bir
dönüşüm ve değişim zamanında. Gençlerimiz bu değişimi bu dönüşümü nasıl
yakalayacak? Mesleki eğitim bu dönüşüme hazır mı? Almanya'daki endüstri 4.0
açıklandıktan sonra Japonya dedi ki toplum 5.0 istiyorum. İnsan da var,
fakirliği azaltmam gerekiyor duygulara dokunmam gerekiyor yaşlıları rahat
ettirmem gerekiyor yalnız ölümler vakası var. İnsanlar yalnızlıktan ölüyor günler
sonra bir ay sonra iki ay sonra bulunabiliyor. Evet, teknolojik değişim ve dijital
dönüşüm. Fakat bu hızı nasıl yakalayacağız? gencimizi ve yaşlımızı nasıl
entegre edeceğiz hadi yaşlımızı entegre ederken genç nüfusumuzu nasıl motive
edeceğiz, nasıl entegre edeceğiz, bu dönüşümü nasıl hızlandıracağız? bu konuda
ne düşünüyorsunuz?
Erol
DEMİR - Öncelikle ülke olarak Avrupa Birliği'ne girmek için bir çaba sarf ettik.
Bu dönemde Avrupa Birliği müktesebatında bir eğitim dosyası içerisinde Avrupa
Birliği ülkeleri kendi aralarında anlaştığı sekiz anahtar yeterlilik, dünya
insanının ihtiyaç duyacağı sekiz temel becerileri olarak kabul edilmiş temel
becerilerini açıkladı. Neydi bu temel beceriler? Bir anadilde iletişim. İki,
Yabancı Dillerde İletişim. Üç, matematik fen ve teknolojide temel yeterlilikler.
Dört, dijital yeterlilikler. Bugün hepimizi saran e-devlet uygulamaları ile
sağlıktan hukuka hakkımızda olan her türlü bilgiye veya her türlü hizmete
devletten talep edebileceğimiz evimizde oturduğumuz yerde cep telefonundan
talep edebileceğiniz dijital okuryazarlık ve dijital vatandaşlık
diyebileceğimiz dijital yeterlilik. Daha sonra öğrenmeyi öğrenmek yine sosyal
ve yurttaşlık yeterliliğini kazanmak. Girişim ve girişimcilik anlayışı ve son
olarak da kültürel bilinç ve ifade edebilmek. Biz mesleki eğitimde değil diğer
okul türlerinde de bu sekiz anahtar yeterliliği gençlerimize kazandırabilirsek
onlara aslında bir hayat boyu öğrenme perspektifi kazandırmış oluyoruz. Bu gençler
sadece ülkemizde değil eğer bir yabancı dilde iletişim kurma becerisi elde
etmişler ise mesleğini yurtdışında da sürdürebilme hakkını veya şansını
yakalayabiliyor olacaklardı ve dolaşıma açık olacaklardı. Biliyorsunuz Avrupa
Birliği demek sınırların olmadığı vizenin ya da geçişlerin hareketliliğin kolay
olduğu bir ortam olacaktı. Dolayısıyla buradan hareket edersek anahtar
yeterlilikler üzerinden biz meslek eğitimi kurgulamaya devam etmemiz lazım.
Dr.
Nadir ÇOMAK – Artık dijital yeterlilik kavramı dijital dönüşüm kavramı ile
değişti. endüstri 4.0 dan sonra dijital dönüşüm ve Dijital yeterlilik
kavramlarını nasıl anlamamız gerekiyor Hasan bey. Bir segment bir tık çıkmış
gibi Sanki Avrupa Birliği'nin bu sekiz maddesini Almanya biraz aşmış gibi
görünüyor.
Hasan
AKKAYA - Biz daha önceki programlarda dijital yeterlilik veya dijital dönüşümden
daha ziyade teknolojiyi okumayı konuşmuştuk. Teknoloji okuryazarlığıyla bunun
direk ilgisi var. Şöyle ki Erol beyin anlattığı gibi şimdi Devletimiz dijital
dönüşümü tamamladıkça devletin vatandaşları dijital olarak o dönüşüme ayak
uydurmak zorunda kalıyor. Bugün bir e-devlet uygulaması işletmelerin işteki
faturalarını e-faturalar kesilmesi veya e-fatura olarak saklaması arşivlemesidir.
Bunların hepsi dijital dönüşüm bir parçası burada bir mecburiyet olduğu için
insanlarımız veya firmalar direkt oraya kendini uyarlıyorlar. Fakat önemli olan
şu ki dönüşümün olmadığı veya da mecburiyetin olmadığı yerde biz neredeyiz mecburiyetin
olmadığı yerlerde biraz daha geri planda duruyoruz. Herkes yapsın ondan sonra
ben yapayım.
Dr.
Nadir ÇOMAK – Tam tersinden düşünebilir miyiz? Mecburiyetin olduğu yerlerde
mecburen öğreniyoruz. Mecburiyetin olmadığı yerlerde doya doya oynuyoruz
saatlerce oyalanıyoruz, saatlerce eğleniyoruz çocuklarımızı bilgisayar başından
kaldıramıyoruz acaba mecburiyetle mi eğlence ile mi? Mecburiyetle mi severek ve
oynayarak mı sevdirerek mi öğretmemiz gerekiyor.?
Hasan
AKKAYA - Burada eleştirel bir bakış açısıyla bakmak için oyun oynarken eğer
oyun yazabiliyorsanız yani game mühendisleri yetiştirebiliyorsanız o zaman
oynatarak yaparsınız burada.
Dr.
Nadir ÇOMAK - Hasan Bey, izin verirseniz Erol Beye hemen dönmek istiyorum.
Nasıl eğlenerek oynayarak ve hem de yazılım mühendisliğinin alt yapısını meslek
liselerinde vereceğiz okullarımızda vereceğiz yani bu STEM, robotik kodlama
dili moda şeklinde gelişiyor sizin de ifade ettiğimiz gibi programdan önceki
konuşmamızda nasıl yapacağız bu yazılımları.
Erol
DEMİR – Tabi Devletimiz son onbeş yıldır bu konularda ciddi mesafeler katetti. Malumunuz
olduğu üzere öncelikle nüfus sistemimiz e-devlet'e dahil oldu ve daha sonra da
Milli Eğitim Bakanlığı e-okul diye yazılım geliştirdi. Türkiye'nin dört bir
köşesindeki vatandaş kendi çocuğunun bugün okula gidip gitmediğini,
öğretmeninin ona hangi notu verdiğini ya da çocuğunun okuldaki durumuyla ilgili
merak ettiği ihtiyacı olan bilgileri 1 milyon 300 bine yaklaşan bir rakamdan
bahsediyoruz. MEBBİS sistemiyle kendi tayinlerini, kendi özlük haklarını, kendisinin
özlük bilgilerini yine Milli Eğitim Bakanlığının MEBBİS yazılım sistemi
üzerinden öğrenir oldu. En son geldiğimiz noktada EBA dediğimiz Fatih
Projesi'nin yazılım ağı. Fatih projesi biliyorsunuz açılım olarak fırsatların
arttırılması ve teknolojilerin iyileştirilmesi hareketidir. Bunun anlamı nedir?
Hakkâri’deki bir çocuk Edirne'deki bir çocukla internet aracılığıyla ve EBA
üzerinden aynı öğretmenden aynı dersi dinleme ve her ikisine de bağlayabilmesine
imkân sağlayan bir sistemdir.
Dr.
Nadir ÇOMAK - Erol Bey, Fatih'in açılımını Bir daha alabilir miyiz? Peki, kaç
yıl oldu, FATİH Projesi çıkalı ve yayınlanalı?
Yani
net olarak söyleyemesem de beş yıldan fazla oldu. Fatih Projesi; “fırsatların
arttırılması ve teknolojilerin iyileştirilmesi hareketidir.”
Dr.
Nadir ÇOMAK - Peki ölçme değerlendirme yapmamız lazım. Ölçemediğimizi
değerlendiremeyiz. Fatih Projesi ile biz neredeydik Nerelere geldik Fatih
projesi ne kazandırdı. Gerçekten o fırsat eşitliğini sağlayan bildi mi? o
atılımı sağlayabildi mi? meslek liselerinde, eğitimde, eğitimin içinde bir eğitimci
olarak siz nasıl bir gözlem yapıyorsunuz?
Erol
DEMİR – Öncelikle, Türkiye büyük bir ülke 85 milyon nüfusu var 60.000 okuldan
bahsediyoruz ve 18.000.000 öğrenciden bahsediyoruz. Bunlar peyderpey faz adı
altında bu teknoloji okullara yerleştirildi, yerleştirilmeye de halen devam
ediyor. Hasan Bey bir önceki konuşmasında bahsetmişti bizim asıl meselemiz
zihniyet dönüşümüdür. Yani bu teknolojileri ne kadar altyapıyı hazır kursak
bile bizim için önemli olan öğretmenlerin zihinsel olarak bu dönüşüme
inanmaları ve sahiplenmeleridir. (Çomak - Paradigma dönüşümüne ihtiyacımız var.)
EBA dediğimiz eğitim Bilişim ağı yazılımların ve ders içeriklerinin bulunduğu
bir platforma internet üzerinde çalışan geniş bir platform Biz öğretmenlerimizi
inandıramazsak bunun faydalı olduğuna öğretmenlerimiz kendi mesailerinden veya
kendi sosyal zamanlarından vakit ayırıp oralara içerik hazırlamak için ciddi
bir emek sarf etmeyeceklerdir. Dolayısıyla öğretmenleri bu dönüşüme inandırmamız,
faydalı olduğuna inandığımız gerekiyor.
Hasan
AKKAYA - Demek ki dijital dönüşümde Milli Eğitimin rolü çok büyük. Çünkü 1.000.000
küsur öğretmen 18.000.000 öğrenci herhalde bir 15 milyon da veli vardır. İkiyle
çarptığımız zaman 30.000.000 veli baktığın zaman ülkenin yarısı ediyor. Milli
Eğitim bakanlığıyla ilişkili yani Milli Eğitimde uygulanan bir dijital dönüşüm
projesi direkt evlerimize kadar geliyor. Şimdi EBA dedi hocamız artı işte
öğretmenlerimizin kendi arasındaki haberleşme sistemi ve personel kayıt takip
sistemleri artı öğrencilerin bir şekilde sistem üzerinden birbirlerinin yani
gördüğü aynı veriyi görmeleri. Yani aynı eğitim dokümanlarını Hakkari'deki de
Ankara'daki İstanbul'a gibi fark olmaması. fırsat eşitliğini ortaya getiriyor ve
fırsatları yakalamayı. öğretmenlerimizde Sürekli orada kendi geliştiriyorlar.
Hatta geçen gün ben bir öğretmen arkadaşınızla konuşurken bana dedi ki biz
müzik hazırlarken veya video hazırlarken PowerPoint yerine video hazırlarız onu
hazırlama argümanları var müzikleri var montajı yapıp hemen o dokümanı
öğrenciler sunabiliyor yani 1.000.000 öğretmen teknolojik okuryazarlığı olsa
kendi dijital dönüşüm kapsamında bir dijital dönüştürecek bir öğretmen olarak
görse teknoloji kullanan bir öğretmen 20.000.000 aileye etki ediyor veya 15
milyon aileye etki ediyor. Bu da zaten ülke nüfusunun büyük ekseriyeti demektir.
Biz bunu büyük bir şöyle kabul edebilir miyiz? Yani Milli Eğitim'den atılan her
bir proje adımı direkt evlerimize geldiği gibi Acaba gelecek için de Biz bunu
öngörüsünü yaparsak yani planlar hazırlasak gelecek de bize bu katkıyı sağlar
mı acaba milli eğitimde yapılan bir proje gelecek de bize büyük katkılar sağlar
mı?
Erol
DEMİR - Çok güzel ifade ettiniz Hasan Bey. Gerçekten Milli Eğitim'de yapılan
çalışmalar ülkenin her tarafına bir anda dalga gibi yayılabiliyor. Ben mesela
merak ettim dedim ki bu EBA ben Milli Eğitim'de çalışıyorum öğretmen olarak fiilen
görev yapmıyorum. Ama bir babayım benim de üç tane evladım var iki tanesi şu
anda biri Ortaokulda biri lisede okuyor. Nasıl bir şeymiş bu böyle herkes
konuşuyor ben de girdim ve kendime bir hesap açtım ve orada sayfa oluşturdum. Burada
(öğretmen iseniz) sizde içerik paylaşabiliyorsunuz dersler var hazırlayabiliyorsunuz
bir kütüphane var mallarınızı raporlarınızı Eğer bir mesleki gelişime
ihtiyacınız varsa bir akademik desteğe ihtiyacımız varsa bunlara
ulaşabiliyorsunuz ve gruplar oluşturabiliyorsunuz içerik üretip soruları sınav
sistemine dönüştüre biliyorsun
Dr.
Nadir ÇOMAK – Erol bey, programın birinci bölümünün sonuna geldik. Kıymetli ST
endüstri Radyo dinleyicileri akıllı teknolojik uygulamalar programımız kısa bir
aradan sonra ikinci bölümüyle devam edecek efendim.
İKİNCİ BÖLÜM
Dr.
Nadir ÇOMAK – ST Endüstri Radyonun kıymetli dinleyicileri akıllı teknolojik uygulamalar
programından tekrar merhaba Almanya'da endüstri 4.0 robotik bir toplum Mekanik
bir toplum oluşturmaya mı çalışıyor diye soru işaretleri var ve Japonya
duyguları da işin içine katan toplum 5.0 diye bir yaklaşım ortaya koydu. Yani
IQ karnenin sol tarafına bakıyor EQ duygusal zeka özellikleri karnenin sağ
tarafına bakıyor endüstri 4.0 ve Dijital dönüşümde karnenin sağ tarafına bakmak
ne demek Erol Bey bu konuda sizin güzel hatıranız olduğunu biliyorum.
Erol
DEMİR - Çok teşekkür ediyorum arkadaşlarla kendi aramızda konuşuyoruz. Kitap
yazmak için 30 yıllık bir birikim ve bir yıllık bir emek verdim. Bazı
arkadaşlar şaka yolu da olsa şöyle takılıyorlar bana. Kitap yazdın da ne oldu
eline ne geçti diye. Geçenlerde il milli eğitim müdürlüğünün Şube Müdürü
yetkilisi toplantı yapıyordu. Dedi ki velilerimize şunu anlatmamız lazım. Her
şey not değil her şey diploma değil. Hatta yakında bu cuma günü hafta sonu
çocuklar ellerine karneyi alıp eve gelecekler. Karneyi aldığı zaman velilerin sadece
sol taraftaki akademik notları değil sağ tarafta da insani özellikler var orada
çocukların gelişim özellikleri var onlara da bakmaları gerekiyor dedi. Ben de
kendisine WhatsApp'tan benim birkaç ay evvel bu konuda yazdığım yazıyı
paylaştım ve arkadaşıma da şöyle söyledim. Dedim ki dünyanın neresinde olursa
olsun arama motoruna “Karnemin Sağına bak” diye yazdığınız zaman karşınıza Erol
Demir'in internette eğitimheryerde.net sitesindeki makalesi geliyor. Bu duygu
benim için onlarca liradan ya da onlarca diplomadan onlarca teşekkür takdirden
daha önemli ve bu beni çok mutlu ediyor diye kendisine söyledim ve arkadaşım da
susup kaldı.
Dr.
Nadir ÇOMAK - Burada Hasan Bey ölçme değerlendirme konusunda sistemler kurdunuz
eğitimle ilgili müthiş çalışmalar yaptınız ve yapıyorsun. Karnenin Sağına bak
ve endüstri 4.0 dijital dönüşüm ne ifade ediyor sizin için.
Hasan
AKKAYA - Şimdi karnenin sağına baktığınız zaman dijital dönüşüm tarafından daha
ziyade Biz hani bu ölçme değerlendirme yaparken aslında orada bir şey gördük.
Biz ölçme değerlendirme eğer ebeveyn ile beraber olduğu takdirde bir araya
getirildiği takdirde bir sonuç ifade ediyor bir anlam ifade ediyor. Çünkü ebeveynin
evdeki haleti ruhiyesi öğrencisine yansıyor öğrencisi o gün testi veya da
vermiş olduğu sorulara cevaplar da farklı bir rol olabiliyor. agresif ise
annesi agresif olabiliyor babası sinirliyse o da olabiliyor veya Otoriter ise iki
ebeveyni de o da otoriter olmaya çalışıyor şimdi bir bu testleri yaparken tabii
o zaman dijital dönüşümün başlangıç zamanları her testten başarılı zeki bir
çocuğun başarısız olma sebebini araştırırken evdeki ebeveynin tutumunun
etkisini bulduk
Dr.
Nadir ÇOMAK - Peki karne kimin? Çocuğun mu?
Hasan
AKKAYA- Anne babanın tabikî de.
Erol
DEMİR – Ben de ilave edeyim, karne, Milli Eğitimin aynı zamanda. Bizim de
karnemiz onlar.
Dr.
Nadir ÇOMAK – Akşam bir kitap okuyordum bakıyordum çok dikkat kesildim çok
dikkatimi çeken bir anekdotla karşılaştım yabancı bir yayın biyolojik psikoloji
Psikolojinin biyoloji alt yapılarını anlatan kitapta şunu söylüyor; beden dili
yüz ifadeleri Yani Face exploration beden dilinin yüz ifadelerinin kazanılması
genetikten mi gelir yoksa çevresel faktörlerden mi gelir konusunu tartışıyor ve
Görme engellilerin yüz ifadelerinin yani tebessüm etmeyi gülmeyi bilemedikleri
göremedikleri için modelleyemediklerinden bahsediyor ve diyor ki çevresel
faktörler en az kalıtım kadar etkilidir. Belki kalıtımdan daha etkilidir. Karne
annelerin babaların yani ailenin karnesidir. O halde hemen Almanların endüstri
4.0’ından Mekanik bir toplum eleştirisi yapan Japonların toplum 5.0 ile
geçiyorum. Peki bu zinde nüfusuyla genç nüfusuyla dinamik öğretmenleri ve
gençler ile biz 6.0 adıyla bir model geliştirebilir miyiz Erol Bey Bunun adına
ne diyebiliriz.
Erol
DEMİR - İlk aklıma gelen insan 6.0 diyebiliriz. Çünkü ne yaparsak yapalım
Yaptığımız her şey insana fayda sağlaması gerekiyor insanı mutlu etmesi
gerekiyor. Dolayısıyla insan mutlu olduğu zaman toplum mutlu ve barış
içerisinde yaşayabilir. Japonlar biliyorsunuz hem doğal afetlerle hem de arızi
olarak savaşla alakalı olarak yaşadıkları acı tecrübeler var ve yaşlanan bir
nüfusa sahip ve diyorlar ki biz toplum 5.0 süper akıllı toplumu tarafsız bir
ortamda hukuki düzenlemeler yaparak politik önyargılardan ve toplumsal
dirençlerden sıyrılmış olarak tüm insanları mutlu etmeye yönelik teknolojik
dönüşüm hedefliyoruz yaşanabilir bir toplum hedefliyoruz diyerek Almanlardan
farkını doğu toplumunun özelliği olarak ortaya koymuşlardır.
Dr.
Nadir ÇOMAK - Toplumsal dirençler dediniz toplumsal dirençlerden uzak
Almanların mekanik toplumundan uzak dediniz mekanik makinenin çalıştığı gibi
mekanik bir toplum ve toplumsal dirençlerden uzak Yani bir konsensüs, bir uyum,
bir ortak değerler etrafında birleşen motive olan ve hep birlikte gönüllü bir
şekilde ortak değerler ile yürüyen bir toplumdan bahsetti Japonlar. Demek ki
bizim insan 6.0 programına bizim de ihtiyacımız var. Yüreklerin topluluğu çarpması
için hep birlikte bir kalkınma hamlesi yapmanız için Cumhuriyet'in ilk
yıllarındaki Beyaz Zambaklar ülkesinde kitabındaki anlatılan Finlandiya’daki
kalkınma modelinin gelişmesi için mesleki eğitim, madem memleket meselesi bu
dijital dönüşümü bu memleket meselesini meslek liselerinden nasıl başlatacağız?
Geleceğin meslek liseleri geleceğin dijital eğitimi dijital sınıfları dijital
dönüşümü Endüstri ve Meslek Lisesi koordinasyon ve işbirliği nasıl olacak?
Erol
DEMİR - EBA ve Fatih projesini söyledikten sonra okullarımız bunun bir tık
ilerisinde artık 3D yazıcıları kullanır oldu. Hatta bazı meslek liselerimiz
kendi 3D yazıcılarının üretebilir hale geldiler. Devamında tüm okul ayırımı
yapmaksızın STEM diye bir bizim çalışmalarımız var herkesin bildiği fen
teknoloji mühendislik ve matematik uygulamaları hatta daha sonra buna A’da
eklendi ve sanat estetikte katıldı. Biliyorsunuz vazgeçemediğimiz bir şey var
hepimizin elinde cep telefonu var sosyal medyayı kullanıyoruz 15 dakika diye
bir kural 15 dakika bakmadan duramıyoruz ama okullarımız için bu güzel olarak
okullarımızın çalışmalarda paylaşılabiliyor burada. Dolayısıyla birbirlerinden
etkileniyor okullar o Ne yapmış ben ne yapmışım ben onu nasıl geliştirebilirim
diye bu sosyal medya faydalı olarak eğitimde de kullanılabiliyor.
Dr.
Nadir ÇOMAK - Dijital eğitim derken EBA tabanında havuzunda da data benzinde bir
tetikleyici etki yapıyor. Bunu ifade ediyorsunuz birbirinin çalışmalarını
görüyor aynı platformda ve birbirini tetikleyici olumlu etki yapıyor. Bunu
nasıl anlamamız gerekiyor Hasan bey.
Hasan
AKKAYA - Bir etki yapıyor Erol Bey'e katılıyorum Ama bir yerde bir anekdotu paylaşmak
istiyorum. Şimdi biz okullara girip çıktığımızda ölçme değerlendirme
yaptığımızda veya mesleki bilgileri testleri yaptığımızda kabiliyet belirleme
testleri yaptığımızda şunu gördük. Okullarda bununla ilgilenen ve idealist bir
yapı yok. İdealist yapı olmayınca hani bunu bir noktadan sonra görülüyor bir
test yapmamı bir işte önemli olan bir öyle bir kabiliyet ölçme bir testi midir
hangisidir daha önemli olan diyor sınav test mi daha önemlidir o gözle
bakılıyordu şimdi dönüşümü her şeyi yaparken Almanya 4.0 dan Japonya Toplum
5.0’a geçti. Erol Bey de insan 6.0 dedik
ama biz burada hala insana hala dokunmuyoruz. Şimdi öğretmenlerimiz çok rahat. Ziynet
dönüşüm nereden başlaması gerekiyor.
Dr.
Nadir ÇOMAK – Esas dönüşüm insan dönüşümü değil mi kalplerdeki zihinlerdeki
zihniyet dönüşümü değil mi Zihniyet dönüşümü, kökler ve yapraklar kökler ve
meyveler kökler ve Hayaller. vizyon eksikliği mi var acaba
Hasan
AKKAYA - İşte burada. Zihniyet dönüşümü başlarken bizim öğretmenlerimiz çok
kıymetli, değerlendirme öğrenci öğretmen ve ebeveynin arasındaki koordinasyonda
hani diyoruz da bir şey eksik ve bir şey fazla, acaba okuma eksikliği mi
psikolojik bir eksiklik mi? anlama empati eksikliği mi? bunlar olduğu zaman
gelecekle alakalı siz dijital yada insan 6.0 deyin onun arkasını
besleyebilirsiniz. (Çomak- Yani şunu anlıyorum. Dijital dönümü zihniyet
dönüşümü yapabilmek için öğretmenlerin zihniyetini insan dönüşümünü motivarsonunu
vizyoner dönüşümü sağlamamız gerekiyor. Bu olmadığı zaman teknolojiyi
geliştiremiyorsunuz, geliştirmenizin bir anlamı olmuyor.) Buna neden geliyorum.
Hani bizde veri madenciliği kavramı var ya, hani veri toplarsınız sonra bir
yerde kullanırsınız yapay zekayla ona ilave edersiniz. Şimdi veri toplamak için
dijital dönüşümde bir bacağı öğretmen-öğrenci çevresel faktörler bunu
yapacaksınız ki veriyi toplayabilin ve bundan sonra insan 6.0 çok rahat
konuşabilirsiniz her Ben ilk baştan aşağıya Hani psikoloji eksik derken veri
toplama tarafından baktığınız için veri toplanabilir DİJİTAL dönüşümün önemli
bir yeri. Veri madenciliği diyoruz artık yeni sensör teknolojileri sensörlerle farklı
verilerin toplanması onlar biz bunları yapabilmemiz için daha iyi daha rahat, sahadan
gelen verileri toplayıp ve buna hangi ihtimaller Hangi oranlar dahilinde
katılacaksa formülüze edip onun neticesini vermemiz gerekiyor. Onu çıkartmamız
gerekiyor. Tabii ki insan psikolojisi ve insanı anlamak Empati kurmak onun
başında. Şimdi bizim bir ufak bir sıkıntımız daha vardı. Çok çabuk teknoloji
kullanıp def eden bir milletiz. Telefon çıkınca hemen bir en iyi modeli
alıyoruz televizyon çıkınca en yeni modeli alıyoruz. Bilgisayarda en yeni
modeller alırız ama teknolojinin içine girme olayını yapamıyoruz iyi bir
kullanacağız bizim iyi bir üretici olmamız gerekiyor.
Dr.
Nadir ÇOMAK - İşte bu noktada Erol Bey mesleki eğitimde iyi üreticiler öğreticiler
nasıl yetişir? Bu zihniyet dönüşümünü nasıl gerçekleştirmemiz gerekiyor.
Erol
DEMİR - Tabi dijitalleşme eğitim için kaçınılmaz ve gerekli bir önemli araç bu
araç çocuklara eğitimine ne imkân sağlıyor ve bireyselleşmiş öğrenme imkanı
sağlıyor ve öğretmenden arındırılmış mekandan arındırılmış Hatta öğretmenin her
biri kendisine has bir ders anlatma stiline sahip olduğu için
standartlaştırılmış bir uygulamadan bir dersten öğrenci mobil uygulamalar
sayesinde ama hareket halindeyken ama evindeyken tam öğrenmeyi
gerçekleştirebiliyor yarı sınıfta Tam anlayamadı bazı çocuk bir kere anlıyor
bazı çocuk görsel hafızaya sahip aynı zamanda görmesi gerekiyor o dersin
içeriklerini Dolayısıyla bu dijital dönüşüm eğitimdeki dijital dönüşüm
çocuklara tam öğrenmeyi imkanı sağlıyor
Dr.
Nadir ÇOMAK - Bireyselleştirilmiş eğitim derken küçük yığınların üretimi
Toyota'nın yaptığı gibi yani bir ürünü bir işi bir dersi bir kişinin tam
anlamıyla bitirip halletmesi mi?
Erol
DEMİR - Daha çok şöyle, yapılan, uygun bireyin bireye yeteneklerine uygun
yapılandırılmasıdır. Mesela şu sizin hoşunuza gidiyor bir lokantaya
gidiyorsunuz A lokantasına Siz normal bir menüye bakıyorsunuz menü ediyorsunuz
ki ben bu memnun şunu istemiyorum bunun istemiyorum şurası da böyle olsun ne
yapıyor özel bir menü yapılandırıyor ve hoşunuza gidecek diyorsunuz ki bana
özel bir şey tasarlandı getirildi. (Çomak- yerken doğum günü şarkıları sosyal
medyada paylaşıldı kişiye özel tasarımlar o zaman konfeksiyon tarzı üretim
değil terzi tarzı kişiye özel size dikkate alan tasarımlar eğitimde yetenek
keşfedildi noktasında son derece önemli) Ben Hasan Bey'in bu dijital
teknolojileri ya da böyle bir anda yenilikleri çok çabuk tükettiğimizde alakalı
bir şeyi çağrışım yaptı proje adı altında çok fazla çalışmalar yapıyoruz sonra
projeyi ortaya koyan İnsanlar bir bütçesi oluyor Projenin bir zamanı oluyor bir
hedefi oluyor onu tamamlayınca ortadan kalkıyor Dolayısıyla aynı şekilde
teknoloji ile beraber projelerde bir nevi çöp oluyor ve o yaptığımız şey
sürdürülebilir olmuyor demek ki o zaman ne yapmak lazım buradaki projelerdeki
kazanımları çıktıları sisteme yansıtmak lazım Milli Eğitim O kadar çok büyük
bir sistem yani siz mesleki eğitimde bir düzenleme yaptığınız zaman
ortaöğretimin bir parçası bu sınıf geçme sistemi var not verme sistem var bu
üniversite girişlerine etki ediyor Bir anda bir taraftaki bir düzenlemeyi
diğerlerini tetikliyor Onun için eğitim sistemi toplumun dönüşüm hızına çok
çabuk ayak uyduramıyorum sınav sistemi var öğretmeni yetiştirilmesi var
müfredatlarına hazırlanması var her birine bir kere başladığınız zaman uzun
zaman geçiyor çok kısa zamanlarda hızlı değişiklik yaptınız ama bu sefer de
vatandaş diyor ki kardeşim bir çocuk mezun oldu ikinci çocuk farklı bir
modelden mezun oldu hem toplum değişiyor eğitim değişince rahatsızlık oluşu
Demek ki bunu eşgüdümlü olarak toplumu da ikna ederek topluma Niye neyin niçin
değiştirildiğini iyi anlatarak yapmak lazım Mesela şu anda 2023 eğitim vizyonu
çift kanatlı gençlikten bahsediyor diyor ki hem Milli manevi ahlaki değerlerini
öğrensin çocuktan hem de dünyayı tanırsın modem bilimleri ilimleri tanısın yine
biz 2023'te alakalı farklılık olarak ne görüyoruz şu anda bakan il il gezip
anlatıyor 2023'te biz şu da olacağız şunun için yapıyoruz diyor televizyonlara
çıkıyor anlatıyor ve insanlar ilk ne alıyor Çünkü bizim velileri delillere rağmen
çocuklarına gitme şansımız yok demelerine rağmen etme şansımız yok haklısınız
öğretmen de dahil buna öğretmene de bakanımızın söyleyeceği şeyler var ve Ziya
öğretmen sıfatıyla onların arasına girip büyük veya küçük kitlelerle onlara da
ne yapmayı niçin ne yapacağımızı ülkemizi nereye getirmek için eğitimin nelere
ihtiyacı olduğunu güzel anlatıyor bakanımız. biz hayranlıkla takip ediyoruz.
Dr. Nadir ÇOMAK - Kıymetli ST endüstri radyo
dinleyicileri akıllı teknolojik uygulamaları programımızın ikinci bölümünün de
sonuna geldik Üçüncü bölümde tekrar birlikte olacağız.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Kıymetli
ST endüstri Radyo dinleyicileri hepinize Merhaba, akıllı teknolojik uygulamalar
programının 3. ve son bölümünde birlikteyiz. konuğumuz Erol Demir ve yayıncı
arkadaşım Hasan Akkaya ile birlikte söyleşimiz devam ediyor. altın bilezik
kitabının da yazarı olan mesleki eğitim alanında uzman Erol Demir mesleki
eğitim konusunda konuşurken Hasan Bey'in hazırladığı bir soru var gözüme
bakıyor ve o soruyu sorayım diyor sektörde yeni gelişmeler oluyor hamilik
projesi var sektörle mesleki eğitimler Nasıl gidiyor Nasıl geliştirilebilir
olumlu ve güzel gelişmeler konusunda herhalde bir soracaksınız
Hasan
AKKAYA - Erol Bey kitabında bir başlık gördüm ahilikle alakalı. Şimdi
teknolojik bir gelişmelerin yakın takipçisi olan bir hocamız aynı zamanda
dijital dönüşümleri takip ediyor ve bunun yanında az önce konuşurken insan 6.0 dedik
ve orda bir Ahilik başlığı gördüm şimdi Demek ki insanın farklı boyutlarında
teknolojinin dokunması gerekiyor veya teknolojiye bizim dokunmamız gerekiyor
aileler teknolojileri dokunuyor bizde teknolojiye zaten dokunuyoruz Ama bu
farklı bir dokunuş Tabii bu farklı bir durum sanki ne buna bir ruh mu ve bir
ruh mu işleniyor. Artık bilmiyorum Hani bazı şarkılarda ruh olmazsa olmaz deriz
ya hissettiremez siniz şimdi bize de dokunan ve aileye dokunan ve öğrencimize
dokunan taraflarda bir dokunmak gerekiyor Bunu biz hem dijital dönüşüm
yapacağız Hem yeni teknolojiler kullanacağız bununla beraber ülkeleri
yakalayacağız dijital dönüşümde öne geçeceğiz bir yandan da kendimizi ve
ailemizi bozmamız lazım Biz bunları nasıl yapacağız Hocam ne yapmak lazım ne etmek
lazım ki bunu biz amaç değil araç yapalım kendimize.
Erol
DEMİR – Şimdi hasan bey güzel bir açılım yaptınız. Bu teknolojinin insanı
yalnızlaştırdığı kabul ediliyor ve söyleniyor buna da kimse itiraz etmiyor. Ama
meslek ve meslek sevgisi tek başına kazanılabilecek bir duygu değil. Bizim
okullarımızda öğretmenlerimiz atölye meslek dersi öğretmenlerimiz
öğrencilerimizin staj yaparken de iş yerinde yine ustaları ve usta öğreticileri
devam ediyor çocuklar bir yandan öğretmenlerinden teknik teorik ve teknolojik
bilgiler alırken iş yerinde de pratik ve ameli bilgileri ustalarından alıyorlar.
(Çomak - yani hamilik devam ediyor bir nevi ahilik devam ediyor) Devam ediyor
devam etmesi de gerekiyor. bizim bu ruhu kaybetmememiz lazım. Şimdi Milli
Eğitim Bakanlığı biliyorsunuz özel okulları desteklemek Özel okullarda okuyan
çocukları destekleme uygulamasını değişikliğe gitti. Ama malum Bir de Özel
meslek liseleri açıldı hem oradan bölgelerin içerisinde olanlar var ve dışında
olanlar var. (Çomak- birkaç örnek alabilir miyim) Evet, İstanbul'da da İkitelli
organize sanayi Bölgesi'nin içerisinde bir özel okulumuz var ve orada binlerce
öğrenci sanayinin içerisinde okuyorlar ama ücret ödemiyorlar ve ücretini yine
Milli Eğitim Bakanlığı Devletimiz ödüyor çocuklar adına. (Çomak- Fark Nerede
diğer meslek liselerinden farkı ne) farkı, Sanayi yakın olması sanayinin içinde
olması ve oradaki ustaların gelip okulda ders anlatabiliyor olmasına
çocuklarında anlattıklarını doğrudan gerçek hayatlar ayağı piyasada orada
uygulama şansı yakalıyor olmalarıdır. (Çomak - İstanbul Teknik Üniversitesi'nde
de benzer güzel bir örnek var bir de Bursa'da herhalde Otomotiv meslek lisesinde
bir benzer bir örnek var bunun hamilik projesi ile sektörün okullara sahip
çıkmasıyla nasıl bir sıçrama oldu bu Geleceğe dair eğitimde teknolojik
gelişmeler açısından nasıl ümit veriyor) Nadir bey, Ülkemizde farklı
özel son 2 yılda açılan birkaç okulumuz var onları söylemeden geçmeyelim
Aselsan bünyesinde savunma havacılık sanayisine eleman yetiştiren bir okulumuz
açıldı yine bizim İstanbul Teknik Üniversitesi'ne bağlı olarak ilk defa
Türkiye'de Galatasaray Koleji'nin Galatasaray Üniversitesi'ne bağlı olmasından
sonra ilk defa bir meslek lisesi lise düzeyinde bir okul üniversiteye bağlı
oldu başında da bir profesör var. Dolayısıyla bunlar mesleki eğitim için önemli
açılımlar. Sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Ama ümitliyiz biliyorsun Milli
Eğitim Bakanlığı Bu yıl 14. uluslararası robot yarışması gıda organize ediyor
ve değerlerimizi de istiyor Urfa'da Göbekli Tepe’de yapılıyor bu yarışma bu
yarışmanın bir farkı şu ilk defa ortaokul kategorisi de açıldı bu robot
yarışmasında Demek ki biz Aslında dijital dönüşümde teknolojide ortaokullara
kadar indik. bir yandan çocuklar elinde cep telefonunu tableti interneti
bilgisayarı bırakmıyor diyoruz ama bu çocuklara da faydası va.r çocuklar
robotik kodlama atölyelerinde çalışıyorlar robot üretiyorlar ve lisedeki abilerinin
katıldığı Bir yarışmada kendilerine göre bir kategoride yarışıyorlar.
Dolayısıyla güzel şeyler oluyor diye düşünüyorum
Hasan
AKKAYA - Demek ki herkes kaynağından devşirme yapıyor şu anda. Yani Meslek
Lisesinin kıymeti anlaşılmış, bünyesinde İTÜ VE Galatasaray bünyesinde Meslek
Lisesi hem de bir profesör atanmış bizim meslek liseleri konuştuğumuz için söylemek
istiyorum herhalde çıkış meslek liseleri beraber olacak dijital dönüşümün
tamamlaması tamamlaması Çünkü her yeni bir teknoloji kendisine yeni bir zeminde
beraber personel altyapısı gelişmesi gerekiyor. Eğer bunu sağlayamazsanız bir
sonraki teknoloji yetişemiyorsunuz bu altyapılar için hocam acaba biz
gençlerimizi motive edebiliyor muyuz bir de o var yani testler acaba gelecekte
kendilerinin çok önemli bir faktör olacağını veya bir obje olacağını veya gelen
yiyecekler çok iyi bir oyuncu olacağını hissediyor mu motive ediyor muyuz yoksa
onları motivasyonsuz bırakıp Okul bitince onlar da kendilerini bırakıyorlar mı
acaba.
Nadir
ÇOMAK – obje değil geleceğin nesnesi değil öznesi olarak yapan ve geliştiren
olacaklarını fark ediyorlar mı?
Erol
DEMİR - Evet size bir araştırmamdan bahsetmek istiyorum. Kasım ayında 679
öğrenciye meslek liselerinde 9 ve 10. Sınıfta eğitim gören 679 öğrenciye bir
anket uyguladım. Ankette sordum? Dedim ki; Sizce meslek sahibi olmak bu
toplumda olumlu bir algıya sahip midir? Herkes evet demiş. Peki, bu okulu bitirdiğinizde
üniversiteye gitmek ister misiniz? diye sormuşum 9 sınıftakilerin %95'i on
sınıftakilerin yaklaşık yüzde 65'i evet demiş ama (Çomak - Meslek Lisesi
üniversiteye mi gidiyor meslek liselerine uygun uyumlu bir dikey kariyer var mı)
meslek liselerini buradan ayrı tutmuşlar o soruda ki algı seviyesi biraz daha
düşük. Yani bizim mesleki eğitimde algıyı arttırmamız lazım. algıyı arttırmak
için de reklam tarzında bir şey yapmamız gerekmiyor mezun ettiğimiz öğrenciler
Eğer mezuniyetinden çok kısa bir zaman sonra kendi mesleğinde işe girebiliyorlarsa
en büyük reklam budur. Çünkü bizim hepimizin işe ihtiyacım var çocuklarımızın
hepsinin işe ihtiyacı var mesleğini sahip olduğu anda diplomasını aldı anda en
kısa sürede işe giren çocuk ve mezunlarını işe sokan okul zaten kendi reklamını
yapmış oluyor.
Dr.
Nadir ÇOMAK - 12. Sınıfa gelen bir Meslek Lisesi öğrencisi elektronik elektrik
elektronik Otomotiv veya kimya veya bilişim teknolojilerinde eğitim almış
üniversiteye gittikten sonra aynı alanda ilerleme kariyer yapma oranı nedir
diye bir araştırma var mı?
Erol
DEMİR - var o konuda şöyle bir araştırma var aslında biliyorsunuz meslek
liseleri kuruluş gayesi açısından üniversiteye öğrenci yetiştiren okullar değil.
ama biz meslek liseleri çatısı altında Anadolu Teknik programı ve Anadolu
meslek programı DİYE İki farklı program uyguluyoruz Anadolu Teknik programı bir
üst öğrenime Yani üniversiteye öğrenci yetiştiren okullar olarak dolu Meslek
Lisesi oradan mezun olduğunda sektörde nitelikli eleman olarak çalışacak
insanlar yetiştiriyor oran yaklaşık lisans kazanma oranı yüzde altı ön lisansta
falan beraber %30, %35 civarında Dolayısıyla bu kötü bir sonuç değil
bulunduğumuz noktada sektör mesleki eğitime sahip çıktı sektörle okulların
buluşması sağlandı hamilik projesi uygulandı, eğitimde İstanbul modeli meslek
liseleri sektöründeki firmalarla eşleştirildi. İstanbul modelini açabilir miyiz
İstanbul modelinde her okulun artık bir eşleştirildiği firma var ve bir okulun
1 hamisi var Ve bunu Ticaret Odası Sanayi Odası bizzat takip ediyor. ve Hamilerin
sorumlulukları ve yükümlülükleri gönüllülük esasına dayanıyor bir protokol
imzalanıyor çocukları çeşitli Sektörel fuarlara Getiriyorlar mezunlara iş
imkanı sunuyorlar Ustalar gelip okullarda öğretmen ile beraber çocuklara gerçek
pratik iş yaşamını anlatıyorlar yine başarılı iş adamları çocuklara kariyerle
alakalı olarak Ufuk açıcı konuşmalar yapıyor okullarının altyapılarını
donanımlarını Atölye ve laboratuvarların güncelliyor bu sektör sahipleri
Dolayısıyla artık şunu söyleyebiliriz ilçelerde kurulan mesleki teknik okullar
yönetim kurulu var Şube Müdürü İlçe Müdürü başkanlığında ve okul müdürleri ve
sektörünün temsilcileri firmaların sahiplerinin olduğu artık Söz sektörde ve
sektör artık mesleki eğitimde söz sahibi diyebiliriz
Dr.
Nadir ÇOMAK - Almanya'daki Dual eğitime benziyor mu? mesleki eğitim ve sanayi
işbirliğine benzeyen bir yaklaşım ortaya çıkıyor
Erol
DEMİR - Şöyle Almanya’daki durum biraz farklı, Almanya'da belgelendirmeyi Ve
işyeri açma yetkisini hala oradaki ticaret ve sanayi odaları ve Esnaf Odaları
yapıyor. Bizde ise biz çocuklara çok hızlı belgeler veriyoruz Mesela benim
muhalefet ettiğim Meslek Lisesi bitiren bir öğrenciye Biz hem meslek lisesi
diploması hem işyeri açma belgesi hem teknisyenlik unvanı hem Eurolarsa hem de
modül sertifikası adıyla 5 tane bir unvan bir diploma 3 tane belge veriyoruz
Dolayısıyla Çocuklar biraz böyle mezun olunca çok kağıtlı Ama yetenek olarak
uygulama olarak biraz az (yeteneği gelişme noktasında) Çünkü sektör çocukların beceri
düzeyi şikayet ediyor Onu saklamamak lazım.
Hasan
AKKAYA - Meslek lisesinden bir gençle tanıştım geçen gün. Okulu farklı bir okul
sordum ben, sen yazılım mı okudun farklı bir bölüm okumuşsun fakat okulun
sosyal bir okul sebebini ne diye dedi ki ben anlamadım yani yazılım bölümünü
kazanamadım puanım yetmedi puanım bu okula yetti. Bu okulda özel zaten burada
biraz burs alıyorum ve ben dedi burada okuyarak üniversite mezun olmaya
çalışıyorum fakat yapacak olduğu yine yazılım ben de kendisine biraz imkan
verdim hani dedim ki bu işleri yapar mısın benim İşimi yapmaya başlayınca bi böyle
kazanç elde etti bugün geldi bana dedi ki Ben okulu dondurdum bende de
çalışacağım Çünkü hesap ettim 5 yıl boyunca okusam hazırlık da vardı okuduktan
sonra Okul bitince Bu paraları üst üste koysam Okul bitince ben bu paralar
kazanmak için 10 yıl çalışmam lazım şimdi hem 5 yıl okumadan arkadaşımız 1 yıl
2 yıl çalışacağım sonra okula gideceğim diye söylemişti sonra tekrar geldi dedi
ki ben dedi uzaktan eğitime girdim dedi yani Okulu dondurmuş ama orada bir
ilerleme kaydedemeyeceğini görünce hem çalışma hem de okumayı seçerek uzaktan
eğitime girmiş. uzaktan eğitimde endüstri mühendisliği yazılım ve endüstri
mühendisi bir arada güzel mecz edilirse güzel çalışmalar çıkabiliyor Ben de
kendisine dedim ki hani siz az önce bahsettiniz ya hani firmalar sahipleniyor gençleri
diye dedim O zaman seni bu bir fabrikada veya da bir işyerinde işletme sahibiyle
ben seni tanıştırayım senin mentör hocan olsun veya bir şeyin olsun dedim senin
evinde söyleyeyim Koç'un olsun koç olarak o da dedi ki çok sevinirim fabrikada
patron Yani en yüksek tepede kişiyle muhatap oldu tanıştırdım 2-3 gün sonra
beni patron aradı dedi ki ben bu çocuğu dedi bırakmam Çünkü çok idealist işini
çok iyi yapıyor çok seviyor ve çok da inanılmaz şekilde bizi benimsedi. Ben
şimdi eğer Sahip çıkarsanız sahip çık çıktığın zaman imkanı da verirseniz
arkasından durursanız gençler size onun karşılığını veriyor. Ben ondan aklıma
gelmişti Siz az önce dediniz ya hani gençlerimize firmalar sahipleniyor diye bu
sadece Meslek Lisesi'nin derdi ve sıkıntı değil. Üniversite okuyan teknik
öğrencinin de aynı şekilde. Son sınıfa geldikleri zaman ben ne yapacağım ne
edeceğim Nereye gideceğim ne iş bulacağım Nasıl çalışacağım bunun peşinde koşuyor
Dolayısıyla hepimizin yekvücut gençlerin sahiplenip Beraber arkada durmamız
gerekiyor.
Dr.
Nadir ÇOMAK – Şimdi burada programın son dört dakikasına girmiş bulunuyoruz ST
endüstri Radyonun kıymetli dinleyicileri akıllı teknolojik uygulamalar
konusunda bugün arkadaşım Hasan Akkaya ile birlikte eğitimci-yazar Erol Demir
arkadaşımızla birlikte eğitimdeki dijital dönüşümü konuşuyoruz meslek
liselerindeki dijital dönüşümü endüstri 4.0 kavramı Japonya'nın toplum 5.0
kavramı ve bizim neden insan 6.0 diye bir modelimiz olmasın dedik. Programımızın
son dört dakikasında iyi dilekler pozitif yaklaşımlar bir Brain storming Beyin
Fırtınası yaparak mesleki eğitim dijital dönüşümü nasıl gerçekleştirebilir
ülkemizde dijital dönüşüm bir çağ atlama bir zihniyet dönüşümü para dikme
dönüşümü bilir ve Milli Eğitim'de neler yapılabilir bu konuda hızlı bir Beyin
Fırtınası yapabilir miyiz Sonuç üç dakikamızda.
Erol
DEMİR - Nadir hocam, Ticaret Odası ile Avusturya'ya teknik gezi düzenledik. Heyetimizin
Başkanı aynı zamanda bir önceki Ticaret Odası Başkanımız bana şöyle söyledi;
Erol Hocam, biz niye bunları başaramıyoruz bizim neyimiz eksik dedi. Neyimiz
yok yağımız mı yok şekerimiz mi yok, ateşimiz mi yok, neyimiz eksik dedi. ben
bu sözden çok etkilendim. Başkanım hiçbir şeyimiz eksik değil hepsi var. Sadece
el ele vermemiz lazım demiştim ama bu bana dokundu. Ve ben bunu bir yere yazdım.
Memlekete dönünce dedim ki onlar ne yapmış Biz ne yapmamışız Neyi yapıyoruz
Neyi yapmıyoruz ve süreç analizi yaptım dedim ki SWOT analizi yapmışım dedim ki
eğitim sektöründe kabul ettiği şekilde yeniden yapılandırmamız lazım nedir bu yeniden
yapılandırma? Öncelikle her gencin severek öğrenebileceği mutlaka bir mesleği
vardır. ( bir severek) Evet, severek başarıyla yapabileceği bir mesleği vardır.
Önemli olan bizim bu mesleği öğrenci ile beraber veri ile beraber tespit etmektir.
o meslekle onu tanıştırmak ve ona bu imkânı sağlamak (doğru bir kariyer
planlaması ve fırsat projesindeki fırsat eşitliği ama öğrenim ve doğru bir
kariyer planlaması Stratejik planlama) iş başında meslek öğrenmek üç yıl
boyunca çocuklara cep harçlığı vermek ve sigortayı başlar başlamaz başlatmak
okula Meslek Lisesine başlar başlamaz ve mezun olduğunda da Staj yaptığı yerde
iş imkânı sağlamaktır. Dolayısıyla bunları biz çocuklara sağlayabilir sektörü
inandırabilirsek yapılandırabilirsek otuz yıl önce olduğu gibi gerek Hasan
Bey'in gerek benim olduğum dönemdeki gibi bu okullara artık kapasitesinin
üstünde müracaat olacaktır Ve biz en iyi çocukları seçerek Sınavla almak
noktasına erişmiş olacağız
Dr.
Nadir ÇOMAK - O zaman stratejik bir planlama lazım motivasyon lazım insan
kaynaklarımızı motive etmemiz gerekiyor Sanayi işbirliği eğitim işbirliğini
eğitim ve sanayi işbirliğini sağlamamız gerekiyor doğru bir kariyer planlaması
ile gençleri keşfederek yeteneklerine doğru yönlendirerek motive ederek
eğlendirerek sevindirecek harika işler yapabiliriz Biz de insan 6.0 endüstri 4.0
gibi toplum 5.0 gibi yeni bir Paradigma ortaya koyabiliriz diyoruz programımıza
katıldığınız için çok teşekkür ediyorum son bir sözümüz var mı Erol Bey.
Erol
DEMİR - Nadir hocam, Hasan hocam, beni bu programa davet ettiğiniz ve Endüstri
Radyo dinleyicileri ile buluşturduğunuz için hepinize ayrı ayrı teşekkür
ediyorum ancak vakit kısaydı yetmedi, çok doyamadım. Yeni bir programda yeni
bir konuyla İnşallah konuşmak istiyorum (N. Çomak- teşekkür ederiz kısa ama öz
oldu ben çok eğlendim keyif aldım tekrar bekleyeceğiz inşallah Erol Bey
teşekkür ediyoruz iyi günler diliyoruz kıymetli dinleyicilerimiz.