YAZARIM ve İMZALARIM
Yazmaya
başlamak için hiç kimsenin bilmediği duymadığı şeyleri yazmanız gerekmiyor.
Herkes bir şeyler yazabilir ama yazar olamaz tabii ki. Gözünüz açık ya da
kapalı hayaller kurabilir, hayallerinizi hatta rüyalarda gördüklerinizi yazıya
dökebilirsiniz. Hayali karakterlere isimler verip aralarında yaşananları ve
çevreyi tasvirleyerek roman diye yazabilirsiniz. Şiiri seviyorsanız, kafiyeli
kafiyesiz istediğiniz konuda yazabilirsiniz. Hiç olmadı, hayat hikâyenizi ve
anılarınızı yazabilirsiniz. Bu konuda kimse size karışmaz. Belki ciddiye alınıp
eleştirilebilirsiniz. Belki de yaptığınız imla hatalarınıza takılabilirler. Bu
bile ilk etapta iyi bir şeydir, en azından birileri yazdıklarınızı okumuştur.
Yazmak suç ya da günah değil, yazın istediğiniz gibi ve istediğiniz kadar. Eğer
kendinize güvenmiyorsanız ve yeteri kadar sabırlı değilseniz en iyisi siz yolun
başındayken vazgeçin.
Bu
arada gerçek kimliğinizle mi yazacaksınız yoksa bir kısım yazarların yaptığı
gibi müstear isim mi kullanacaksınız. Bir işiniz ve göreviniz varsa
yazdıklarınızdan dolayı sıkıntıya düşmekten korkmuyorsanız veya çevrenizdekiler
tanıdık eş-dost ve arkadaşlarınız ne derler diye hakkınızda konuşmalarından
rahatsızlık duymam diyorsanız kendi adınızla yazabilirsiniz. Yazdıklarınızı
sosyal medyadan paylaşmayı düşünüyorsanız mayınlı bölgedesiniz demektir. Zira
sosyal medyada gereksiz üç cümle yazıp birilerine sallarsanız görevinizden bile
olabilirsiniz. İsterseniz gelin tekrar düşünün, bu çok riskli olabilir. Birkaç
dakika içinde dünyanın her yerine ulaşacak yazdıklarınız. Siz beğeni ve
olumlu/olumsuz eleştiri beklerken bir kelimenize cümlenize takılıp yanlış
yorumlanabilirsiniz. Önünü arkasını okumadan, niyetinizi anlamaya çalışmadan
cımbızla seçilebilir aradan yazdıklarınız. Kimi tuş, kimisi de linç etmek
isteyebilir sizi/yazınızı. Tehlikeli sonuçları olabilir sizin için hepsi. En
kötüsü de komik duruma düşürülebilirsiniz.
Yazarlık
üzerine çok sayıda kitaplar da yazılmıştır. Nasıl yazar olunur? Yazı
atölyeleri, kampları ve kurslarına mı katılmak lazım. Bunun da bir dershanesi
var mı? Ya da özel dersler mi almalı? Bence hepsi mümkün. Yazar olmak için bir
derdin ve nedenin olmalı bence. Neden yazar insan? Kime, kimlere hitap edecek,
ne yazacak, neyi, nasıl yazacak ve kimler neden okuyacak yazılanları? Buna
benzer onlarca soruya cevap verebilmeli yazar. Okumak ve yazmak planlı bir
eylem olmalı sizin için. Belki de çok not almanız, karalamalar yapmanız
gerekecek. Bilmediğiniz, uzmanı olmadığınız, iyice araştırmadan bilgi ve fikir
sahibi olmadan özellikle sizi ilgilendirmeyen konularda yazmamak belki en
doğrusu. Sosyal bilimlerde tek doğru, her zaman doğru olamayacağı için her konuda
kesin yargılardan ve bir doğruyu genelleme yapmaktan uzak durmak iyi olur. Fikirlerinizi
belirtmek için yazıyorsunuz ama sadece bunu dayatmayın okurlarınıza, aynı
zamanda farklı bakış açılarından konuyu açıklayıp bilgilendirin onları. Bırakın
son karar okurun olsun.
Sadece
bilgilendirmek için yazacaksanız yazmasanız da olur çünkü arama motorları her
soruya cevap veriyor birkaç saniyede. Zaten sizin yazdıklarınızı daha önce
binlerce insan düşünüp yazmıştır belki de. Bir arının binlerce çiçekten
kilometrelerce yol yapıp bir damla bal hazırlaması gibi okurlarınız zahmet
etmesin diye siz de onlarca kitap ve binlerce sayfa okumalısınız birkaç sayfa
yazı için. Ben uğraşmayayım başımı da
belaya sokmayayım nasıl olsa birisi yazar bende okur öğrenirim diye de düşünebilirsiniz.
Sonra yazacaksınız da ne olacak ki. Size aferin diyen mi olacak? Yazdım diye yazar
olduğunuzu mu sanacaksınız? Size yazar demeleri için basılmış, Kültür ve Turizm
Bakanlığına tescil edilip bandrol almış bir kitabınız olmalı mı?
Niyet
edip kağıdın, daktilonun veya bilgisayarın başına oturunca başlar asıl sorun.
Başlamak çok mühim. Nereden başlamak lazım? Üç beş cümle yazınca biter mi kelimeler
veya durur mu parmaklar? On parmak klavye kullanmasını bilmiyorsanız iki
parmakla veya kalemle yazıp bilgisayara aktarmak zor gelebilir. Bazen ilhamınız
yoğun ve hızlı gelirse yazacaklarınızı unutmak istemiyorsanız ses kaydı
yapabilirsiniz. Hatta cep telefonunuzda konuştuklarınızı yazıya çeviren bir
programı da kullanabilirsiniz. Eğer böyleyse bir süre ara verip okumaya devam
mı etmeli? Yoksa ben okumayı sevmem okumadan araştırmadan yazmak istiyorum mu
diyorsunuz. Hani hep deriz ya empati yapmak lazım ve kendine yapılmasını
istemediğini karşındakine yapma diye. Siz okur olsanız yazdığınızı okur ve
beğenir misiniz? Diye düşünüp yazmak biraz daha sizi savrulmaktan koruyabilir
ve daha anlamlı işe yarar şeyler yazabilirsiniz.
Hadi
bütün bunları aştınız ve yazdınız yazınızı hemen yayınlamayın bence. Bırakın
yazınızı demlenmeye ve birkaç gün peş peşe yavaşça yeniden düşünerek okuyun
yazdıklarınızı. Göreceksiniz ne kadar değişiklik yaptığınızı ve silgiyi ne çok
kullandığınızı. Gereksiz kaç cümle kurduğunuzu görüp bazen kısalacak
yazılarınız bazen de eksik bulup bir sürü ilaveler yapacaksınız. Bitti
dediğinizde bile bitmemiştir yazı. Güvendiğiniz iyi bir okur tanıdık bulup
okutun ve fikirlerini sorun derim size. Hatta yazdığınız konuda bilgili bir
tanıdığınız varsa başlamadan önce arayıp/ziyaret edip sohbet edin ve bilgilenin
göreceksiniz farklı bakış açılarını. Kişileri, kurumları ve gereksiz tarafları
yazılarınızda hedef almayın ve konu edinmeyin ki başınız gerçekten belaya
girmesin ve mahkemelere yolunuz düşmesin.
Şimdi
benim için de bak yazar olmuş birde nasıl yazar olunur konusunda ahkam kesiyor
diyorsunuzdur. Ben yazar değil adayım diyorum. On kadar kitabı olan yazar
arkadaşım ilk kitabımın sosyal medyada tanıtım paylaşımlarım için iltifat
amaçlı; “beni bile geçtin hocam bu konuda” deyince kendisine; “birinci kitap
çıraklık, ikinci kitap kalfalık, üçüncü kitap ustalık olabilir siz yine de
ustabaşı yanı başyazarımsınız” deyip yaşça da büyük olan meslektaşıma saygı da
kusur etmedim. Siz de kendinize birçok idol yazar seçip onları takip ederek
deneyim kazanmaya çalışabilirsiniz.
Herşeyi
bitirdiniz bu kitaba bir de havalı bir isim lazım. Sonra sıra kitabı bastıracak
bir yayınevi bulmaya geldi. Bakalım yayınevleri kitabınızı basmaya değer
bulacaklar mı? Gerçi dijital dünyanın nimetleri bu alanda da işleri epeyce
kolaylaştırdı. Özel bir tasarım çalışmanız yoksa yayınevinin grafikeri size bir
de kapak tasarımı hazırlayacaktır. Eğer yeterli paranız varsa kitabınız
basılabilir ama satın alınır ve okunur mu onu zaman gösterir. Çoğunlukla
tanınmak için de epeyce masrafa katlanmanız gerekecek. Belki de benim gibi siz
de çevrenizde etkili-yetkili ulaşabildiğiniz kişilere imzalayıp hatıra
fotoğrafı çekilip hediye edersiniz. Bunun da birçok açıdan kolay olduğunu
sanmayın.
Yazdığınız
yazı türüne göre kendinize internetten bir site bulup site yöneticisinin kabul
etmesi halinde yazılarınızı sitede yayınlatabilirsiniz. Tabii ki her sitenin
kendine göre kuralları vardır bunlara uymak kaydıyla. Mesela
www.egitimheryerde.net sitesinde yazar olabilmek için herkese açık ilan edilmiş
kurallara göre; iki ayda bir düzenli yazmak, biçimsel yazım kurallarına uymak,
en az dörtyüz kelime yazmak, eğitim sitesi olduğu için konuya uymak,
sorumluluğun sizde ait olduğunu kabul etmek, yazılanların özgün olması, alıntı
varsa kaynak ve dipnot belirtmek, Türkçe dilbilgisi ve yazım kurallarına uymak,
editör incelemesinden geçebilmek gerekmektedir.
En
kolayı kendinize blog oluşturup yazılarınızı yükleyip dijital âlemde yayına
başlayabilirsiniz. Söz uçar yazı kalır demiş atalarımız ya. Şimdi kural değişti
yazıyı da uçurabilir ve yok edebilirsiniz ama dijital âlemde yazdınız mı ayak
iziniz artık dünyanın bir yerinde bir bilgisayarda mutlaka kalabilir.
Bu
arada yazmayı unuttum, siz düzenli yazmaya başlamışsanız size yazma virüsü
bulaşmıştır. Artık kurtuluşunuz yok, yazmadan duramazsınız. Yazmak için sürekli
birşeyler bulursunuz. Hatta evliyseniz hele de çocuklarınız varsa yazayım
derken birazda onların hakkı olan sosyal vakitlerden çalarsınız. Sonra da
kitabınızın girişinde bir cümleyle onlara özür mahiyetinde teşekkür edersiniz.
Kitabınıza basımı öncesi bir takdim yazısı ve önsöz de gerekiyor. Size ve
çalışmalarınıza değer veren ya da konunun uzmanı hatırı sayılır birini bulup
kitabını okuması, incelemesi ve hakkında bir şey yazması için rica edersiniz.
Kitaplarla
aranız iyiyse kitap fuarlarından haberiniz vardır. Artık yayınevinden çıkmış
bir kitabınız varsa ve yayıneviniz fuara katılıyorsa size de imza günü
düzenleyebilirler. Sizin resminizi afiş hazırlayıp sosyal medyada paylaşırlar
tabikî sizde paylaşabilirsiniz. İmza günü gelir çatar ve bir masanın başında
kitaplarınız önünüzde kitabınızın okurlar tarafından fark edilip satın
alınmasını ve imza için önünüze gelmelerini beklersiniz. Eğer haber vermişseniz
tanıdıklarınız gelir ve kitabınızı beğenmese de hatırınız için alıp
imzalatabilirler. Bu arada çok da beklentiye girmeyin imzaya geleniniz
olmayabilir de. Yerel gazetede, sektörel dergilerde çıkan onlarca yazım ve
ortak yazarlı kolektif “Eğitim Heryerde Seçkileri” kitabımdan sonra bağımsız
tek yazarlı ilk kitabım olan “Altın Bilezik” için Dahi Yayıncılık, CNR Kitap
Fuarında “İmza Günü” tertipledi. Sosyal medya hesaplarımdan herkesi davet
ettim. İki farklı günde ikiyüzün üzerinde kitabı imzaladım. Güzel, farklı bir
deneyim oldu. Kitap yazarı kitap başına telif ücreti olarak aldığı iki üç liranın
peşinde değildir bence. Fuarda olmak, kitabı imzalamak, okurlarla buluşmak,
kitabınızda yazdıklarınız hakkında konuşmak insana iyi geliyor.
Her
mesleğin olduğu gibi yazarlığın da etik kuralları vardır. Bunları öğrenmeli ve
dikkat etmelisiniz. Doğrudan bir kimseyi ve kitleyi hedef almadan ortaya yazın
söyleyeceklerinizi, alan alır hissesini. Yazdıklarınız insanlığın hayrına ve
faydasına olsun. Hani derler ya, “Ya hayır söyle ya da sus”. Sanat adına
yazarım, beni kimse anlamasa da olur mu diyorsunuz? Bu da mümkün tabi tercih
sizin. Eğitim adına konuşacak, tartışacak ve yazacak çok şeyin olduğunu
düşünüyorum. Bunu da yine en iyi eğitim sistemi içinde çalışanların,
öğretmenlerin ve akademisyenlerin yapacağına inanıyorum. Bizim dışımızdakilerin
yazacaklarına da kulak kabartmalıyız, buna da ihtiyacımız var. Dışarıdan nasıl
görünüyor ve anlaşılıyoruz? Bunun da eğitim sistemine ve biz eğitimcilere olan
güven ve algının bilinmesi adına önemli olduğunu düşünüyorum. Sen de
Yazabilirsin. Hadi kolay gelsin, kaleminiz kurumasın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder