Günümüzde
farklılıkların eğitime katılması anlayışı, çocukların öğrenme ve öğretimine
katkısı olabilecek birçok etkenle birlikte düşünülür olmuştur. Uygulamaya
konulan yeni ilköğretim programına göre, öğretim tek başına ne sınıf ortamında
yapılır ne de başlıca kaynağı okul kitaplarıdır. Son yıllarda hızla gelişen ve
aynı oranda insanların günlük kullanımına giren teknolojik gelişmeler ve buna
bağlı olarak insanın öğrenme becerileri hakkındaki araştırmalar bu sonucu
doğurmuştur. Buna bağlı olarak farklı öğrenme tekniklerinden ve öğrenme için
farklı ortamlardan yararlanma eğitimin merkezine oturmuştur.(1) Buna rağmen
okullar hala eğitim-öğretimin çoğunlukla yapıldığı ortamlar olma önem ve
önceliğini korumaktadır.
Okul
dışında eğitime destek amaçlı sinema, tiyatro, hayvanat bahçesi ve müzelerde
planlı faaliyetlerle eğitim-öğretim sürecinin daha zevkli hale getirilerek
çeşitlendirilmesine çalışılmaktadır. Bunlar içinde en yaygın olan eğitim amaçlı
planlanmış bir müze gezisinde; müze temasının, dersin konusuyla örtüşmesi
halinde eğer imkan varsa müze içinde gerçekleştirilecek aktivitelerle önemli
katkıları olabilecektir. Bu katkının azami düzeye çıkarılabilmesi için müze
gezisi öncesinde plan yapma ve bilgi toplanması, gezi sırasında varsa
profesyonel rehber eşliğinde gezilmesi ve gezi sonrasında toplanan broşürlerin
incelenmesi, edinilen bilgilerin derlenmesi ve üzerine derste paylaşım,
değerlendirme ve tartışmayla pekiştirilmesi daha faydalı olacaktır. Müzenin
gezilmesi öncesinde müzeler, müzedeki tematik konu, tarihi ve kişiler hakkında bilinenler
ve sonrasındaki bilinenler ile algı değişiminin ve kazanımların bilimsel bir
ölçekle ölçülmesi belki de raporlaştırılması sonraki çalışmalara fayda
sağlayabilir.
Müzecilik,
üniversitelerin edebiyat fakültelerinde dört yıllık lisans düzeyinde eşit
ağırlık puanıyla öğrenci alan ve eğitimi verilen profesyonel bir alandır.
Sadece tarih, coğrafya ve görsel sanatlar öğretmenlerinin değil tüm
öğretmenlerin öncelikle dersin konularıyla ilgili müzeleri bilmeleri ve
öğrencileriyle gezmeleri faydalı olacaktır. Bunun dışında müzelerin sadece
turistik ve kültürel bilinç amaçlı da gezilmesi mümkündür. Müzelerin eğitimde
daha aktif kullanılması, isteğe bağlı olmayıp özellikle Güzel Sanatlar Liseleri
öğrencileri için zorunlu bir eğitim faaliyeti olmalıdır. Müze ziyaretleri,
sadece çocukluk-gençlik ve öğrencilik döneminde değil her insan için hayatboyu
kültürel bir faaliyet olarak da görülmelidir. Yine de eğitim amaçlı müze
gezisinde müzenin yaş grubu ve okul türüyle ilgili olması faydasını
artıracaktır. Çikolata müzesine lise öğrencilerinin getirilmesi gibi. Ülke, millet ve toplum olarak yaşanılan bir faciayı
anlatan bir müze ilk bakışta travmatik gibi gelse de tarihsel gerçeklerin
bilinmesi ve tekrar yaşanmaması için bilinç oluşturulmasına fayda sağlayabilir.
Türk
Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde; müze (Fransızca
musée), sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin
saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapıdır. Müzeler, kültür
varlıklarını tespit eden, ilmi metotlarla açığa çıkaran, inceleyen,
değerlendiren, koruyan, tanıtan, sürekli ve geçici olarak sergileyen, halkın
kültür ve tabiat varlıkları konusundaki eğitimini, bedii (güzellik, gözü gönlü
okşayan) zevkini yükselten, dünya görüşünü geliştirmede tesirli olan daimi
kuruluştur. (2) Bir kişi ya da kurumun sahip olduğu koleksiyonları bir mekanda
sergilemesi orayı müze yapmaz. Müzecilik, izin alınması, tescil edilmesi, uzun
zamanda bilgi, belge, obje toplanması, saklanması, restore edilmesi, korunması,
tanıtılması, gezilmesi için işletmeye açılması,
masraflı, zahmetli ve uzmanlık gerektiren bir alandır.
Modern
müzelerde asansör, yürüyen merdiven gibi erişimi kolaylaştırıcı araçlar, yerine
göre ses, görüntü ve kulaklıkla anlık bilgi aktarımı, düzenlemeye göre belli
bir güzergah çizilerek planlı gezilmesini zorunlu kılmaktadır. Günümüzde
müzeler, dijital ortama aktarılarak internet ortamında sanal olarak gezilebilmesine
imkan sağlamaktadır.
Müzenin
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne kayıt
ve tescili olması gerekir. Ülkemizde devlete ait tescilli 199 müze
bulunmaktadır. Bunun dışında özel şahıs, şirketler, sivil toplum örgütleri
(dernek-vakıf), Kamu Kurum ve Kuruluşları, üniversiteler, il özel idareleri,
Kaymakamlık, Valilik ve belediyelere ait 269 adet tescilli özel müzemiz
bulunmaktadır. En çok ziyaretçi alan ilk üç müze sırasıyla Konya Mevlana Müzesi
2.429.573 kişi, İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi 1.463.562 kişi, İstanbul
Ayasofya Müzesi 1.436.577 kişi olarak kayıtlara geçmiştir.(3)
Hemen
her ilde varolan kent müzeleri yanında İlk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk
için farklı illerde çok sayıda ve 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın memleketi
Malatya’da olduğu gibi önemli tarihi kişiliklerin adına kurulmuş müzeler yanında
tematik alanda hizmet veren ilginç sayılabilecek müzelerimiz de bulunmaktadır.
Bunların bazılarını sıralayacak olursak; arıcılık, kağıt, kilim, halı, baklava,
sağlık, zeytinyağı, enerji, bıçak, hamam, cezaevi, pul, okçuluk, çikolata,
balmumu heykel, otomobil, uçak, basın, çini, müzik, oyuncak ve tesbih müzeleri
gibi.
Müze
gezisinin ve eğitiminin faydaları; kültürel mirasla bağ kurmak, toplumsal
kültüre aidiyet, boş zamanın değerlendirilmesi, öğrenme ve hayal etme, yaratıcı
düşünmeye destek, yanlış bilinenlerin somut maddi kanıtlarla doğrusunun
öğrenilmesi, kitapta veya bilgisayarda görülenlerin gerçeklerinin görülmesiyle
bir bağ kurulup kalıcı öğrenme gerçekleşebilir, sanat ve estetik duygusunu
geliştirir, kültürün insanlık için kıymetini öğretir, alternatif bir öğrenme
yöntemi olabilir.
Müze
ve Ören yerlerine Girişlerde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönerge’ de
2019 yılında yapılan düzenlemeye göre; 18 yaş ve altındaki Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı gençler ve çocuklar ile bu yaş grubundaki öğrenci gruplarına refakat
eden öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi ve özel ilk ve orta
öğretim kurumlarında görev yapmakta olan öğretmenler geçerli kimlik kartlarını
ibraz etmeleri kaydıyla; Üniversitelerin sanat tarihi ve arkeoloji bölümlerinde
öğrenim gören öğrenciler geçerli bir öğrenci kimlik kartı ibraz etmeleri
kaydıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı müze ve ören yerlerine ücretsiz
giriş yapabilirler.
Bu
yazıda, bizzat giderek yerinde ziyaret edip gözlem yaptığım Hilmi Nakipoğlu
Fotoğraf Makineleri Müzesi, İstanbul Cumhuriyet Eğitim Müzesi ve Adell Ab-ı
Hayat Anadolu Su Medeniyetleri Müzesi hakkında kısa bilgi vermeye çalışılmıştır.
Bakırköy’de
Nefus Nakiboğlu Özel Eğitim Okulu ve Neksav Vakfı Rehabilitasyon Merkezi hizmet
binasındaki Hilmi Nakipoğlu Fotoğraf Makineleri Müzesinde, Neksav Vakfının ve
özel eğitim/öğretim kurumu kurucusu Hilmi Nakipoğlu'nun topladığı fotoğraflar
ve fotoğrafçılıkla ilgili malzemeler sergileniyor. Bunlar arasında en eskisi
1896'da yapılmış fotoğraf makinesinden başlayarak günümüze kadar gelen çeşitli
marka ve ölçüde bine yakın fotoğraf makineleri var. Ayrıca taşınabilen ve
taşınamayan stüdyo tipi fotoğraf makineleri, çift objektifli makineler, casus
veya mini makineler, Leica filmle kullanılan makineler, poloraid filmle
kullanılan makineler de onları tamamlamaktadır. Başta Roll filmi olmak üzere
çeşitli filmler ve aksesuarlar da burada bulunmaktadır. Müze koleksiyon
kültürünün tanıtılması ve özellikle çocuklara ve gençlere öğretilmesi amacıyla
kurulmuş. Müze fotoğrafçılık ve makinelere tutkulu olan herkesin gezip görmesi
gereken bir yer. 1896’dan günümüze kadar gelen makineler ve onların teknolojik
değişimleri insanı kendisine çekiyor. Her bir makine kendine hayran bırakacak
güzelliktedir.(4)
Sözlü
rivayet, yazılı belgeler ve çeşitli materyal ve yöntemle elle çizilen
resimlerden sonra gözün gördüğü gibi görüntünün kağıda aynı şekilde ilk olarak siyah-beyaz
bile olsa fotoğraf olarak çekilmesinin kağıda basılmasının başarılmış olması
tarihin çok önemli buluşlarından biridir. İlk fotoğraf makinası, bir insanın
taşıyamayacağı karanlık kutulardayken bugün şarj edilebilen pille çalışan
dijital renkli çekim yapan, hafızasına kaydeden, wifi ile yazıcı veya baskı
makinelerine bağlanabilen ve kağıda baskıya gerek olmadan ekranda büyütüp
küçültülerek izlenebilen ceplere sığabilen akıllı cihazlara dönüşmüştür. Yüz
yılı aşkın bir süredir insanlar kendi fotoğraflarını çektirmeye, albümler
hazırlayıp anılarını saklamaya başlamışlardır. Günümüzde bu durum taşınabilir hafıza
kartlarına yüklenen dijital görüntülere dönüşmüştür. Anı ölümsüzleştirmek ve
tarihe not düşmek olarak deyimleşen fotoğraf çekmek/çektirmek fotoğraf
makinelerinin tarihsel gelişimini bu müzeyi gezerek öğrenerek daha anlamlı hale
gelebilir.
İstanbul
İl Milli Eğitim Müdürlüğü Cumhuriyet Eğitim Müzesi, 1998 yılında Fatih
İlçesinde Sultanahmet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin (Endüstri Meslek
Lisesi) bahçesindeki “1454 yılında inşa edilmiş Tarihi Kılıçhane Binası”’nda
kurulmuştur. Cumhuriyet Eğitim Müzesi’nde sergilenen eşyalar, İstanbul’daki
tarihi okullarımız taranarak eğitim tarihimizin son 150 yıllık döneminde
kullanılan ders araç, gereç ve malzemelerle belge ve eşyalar sergilenmektedir.
Hafta içi ücretsiz olarak ziyaretçilere açık olan Cumhuriyet Eğitim Müzesi’ni
ağırlıklı olarak ilköğretim ve ortaöğretim öğrenci ve öğretmenleriyle veliler
gezmektedir. Müzeyi yükseköğrenim öğrencileri de özellikle üniversitelerin
“Müzecilik Bölümü” öğrencileri gezmektedir. Cumhuriyet Eğitim Müzesi,
Sultanahmet’te müzelerin yoğun olduğu bir bölgede olduğundan yabancı turistler
de gezmektedir. Yıllık 5.000 kişiyi bulmaktadır. Müze bu ziyaretçi potansiyeliyle
İstanbul’da hizmet vermekte olan “Meslek Müzeleri” içerisinde en çok
ziyaretçisi olan müzelerin başında gelmektedir. Müzede sergileme: mimari yapıya
uygun olarak düzenlenmiştir. Eski kılıçhane binası olması sebebiyle yapıda
bulunan bölmeler müze amacına uygun olarak kullanılmış ve teşhir açısından
kolaylık sağlamaktadır. (5)
Eğitim
Müzesinde, bugün okullarımızda kullanmadığımız belki kitaplarda ve filmlerde
rastladığımız malzemeleri, okullarda tutulan ilk kayıt ve defterler, büro,
sınıf ve laboratuvarlarda kullanılan araç-gereçleri, eğitim teknolojinin
ulaştığı noktayı, nerelerden nerelere geldik dedirtecek bir ortam sunmaktadır.
Müzenin bulunduğu eşsiz manzara ve mekanın tarihi ve dokusu nefes kesecek
düzeyde etkileyicidir. Gitmişken müzenin yer aldığı tarihi Sultanahmet Mesleki
ve Teknik Anadolu Lisesinin gezilmesini de tavsiye ederim.
Başakşehir
ilçemizde sadece ülkemizin değil Avrupa’nın en büyük İkitelli Organize Sanayi
Bölgesi içinde bulunan ADELL Ab-ı Hayat Anadolu Su medeniyetleri koleksiyonu ve
müzesi de yaklaşık 30 yıl önce bir hayalle, bir eserin satın alınmasıyla
başlamış. Geldiği noktada dünyamızın eşsiz bir koleksiyonlarından biri haline
gelmiştir. Koleksiyonda metal, ahşap, deri, tekstil, cam mamullerden geleneksel
el sanatları yoluyla yapılmış, Roma, Bizans döneminden başlayan Selçuklu,
Osmanlı ve yakın dönem Cumhuriyet dönemine uzanan zamanlara ait zamanın
tanıkları diyeceğimiz eşsiz eserler yer almaktadır. Eşsiz Anadolu Su
Medeniyetlerimizin son tanıkları olan bu eşsiz eserler, kaybolmakta olan
medeniyetimizden günümüze kalabilen şanslı eserler sayılabilir.
Koleksiyon,
2000/2500 yıllık Roma-Bizans döneminden günümüze kadar suyun, su kültürünün
tarihini bizlere aktarıyor. Anadolu Su Medeniyet tarihi gelişiminin kronolojik
bir sıralamayla yer aldığı koleksiyon ve müze Türkiye’de, belki de dünyada bir
ilk sayılabilir. Tarihi eserleri biriktirmeye dayanan klasik müzeciliğin
ötesinde nostaljik bir deneyim, bu medeniyet değerlerini, DNA kodlarımızı
gençlere, yeni nesillere taşımak misyonuyla hareket edilen çalışmada her bir
eser uzmanlar tarafından özenle kontrol edilerek müzeye kazandırılıyor. TC
Kültür Bakanlığı ve Türk İslam Eserleri müzesi, TC Sağlık, Milli Eğitim ve Su
İşleri Bakanlıkları ile koordineli çalışılıyor, ulusal ve uluslararası
etkinliklere katılıyor. Adell Ab-ı Hayat
Su medeniyetleri koleksiyonuyla çok köklü̈ bir geçmişe dayanan su
medeniyetimizin geçirdiği evrelerin, gündelik yaşantımızda kamusal ya da özel
her alanında temizlik ve ibadetlerimiz için vazgeçilmez olan suyla nasıl hayat
bulduğunun müze ile, sergilerle, konferanslarla, kongrelerle Başakşehir'li
sakinlerin, İstanbul, ülke ve dünya insanın gözlerinin önüne serilmesi ve geniş
kitlelerle buluşturulması amaçlanmıştır.(6)
Müzenin
sahibi Recep Ali Topçu, ziyaretçi ve misafirleri içtenlikle karşılaması,
gezerken bilgilendirmesi, suyun manevi değerini hissettirmesi, su deyip
geçilemeyeceğini ilginç anekdotlarla bağlantılı anlatması unutulmayacak bir anı
olarak hafızalarda yer etmektedir. Suyun başta insan tüm canlılar için hava
gibi vazgeçilmez hayati bir nimet olduğunu, bir damlasının bile israf
edilmemesi ve tasarruflu kullanılması gerektiğini, sudan yaratılmış olmaktan
gelen su kardeşliğine vurgu yaparak insan ve suyun serüvenini bir sanatçı
edasıyla doyumsuz sunumuna bayılacağınıza eminim. Herşeyi ne kadar daha detaylı
da anlatsam gezmeden, görmeden ve yaşamadan olmaz. İlk fırsatta bu yazıyı
okuyanların başta kendisinin sonrasında çevresindeki herkese bu müzeleri (ücretsiz)
gezmelerini şiddetle tavsiye edeceklerini düşünüyorum.
(1)
A. Önder, O. Abacı, I. Kamaraj,
Müzelerin Eğitim Amaçlı Kullanımı Projesi İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki
Marmara Örneklemi, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi Yıl 2009 (1)
25. Sayı, s. 104
(2)
https://teftis.ktb.gov.tr/TR-14442/muzeler-ic-hizmetler-yonetmeligi.html
(3)
https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-180800/2016-yili-muze-istatistikleri.html
(4)
http://www.cameramuseum.com.tr/tr/page/Muzemiz-Hakkinda
(5)
http://www.fatih.gov.tr/cumhuriyet-egitim-muzesi
(6)
http://basaksehir.gov.tr/adell-ab-i-hayat-anadolu-su-medeniyetleri-muzesi-basaksehirde
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder