15 Mart 2020 Pazar

ÜÇ MÜZE, ÜÇ KONU VE EĞİTİM

ÜÇ MÜZE, ÜÇ KONU VE EĞİTİM

Günümüzde farklılıkların eğitime katılması anlayışı, çocukların öğrenme ve öğretimine katkısı olabilecek birçok etkenle birlikte düşünülür olmuştur. Uygulamaya konulan yeni ilköğretim programına göre, öğretim tek başına ne sınıf ortamında yapılır ne de başlıca kaynağı okul kitaplarıdır. Son yıllarda hızla gelişen ve aynı oranda insanların günlük kullanımına giren teknolojik gelişmeler ve buna bağlı olarak insanın öğrenme becerileri hakkındaki araştırmalar bu sonucu doğurmuştur. Buna bağlı olarak farklı öğrenme tekniklerinden ve öğrenme için farklı ortamlardan yararlanma eğitimin merkezine oturmuştur.(1) Buna rağmen okullar hala eğitim-öğretimin çoğunlukla yapıldığı ortamlar olma önem ve önceliğini korumaktadır.
Okul dışında eğitime destek amaçlı sinema, tiyatro, hayvanat bahçesi ve müzelerde planlı faaliyetlerle eğitim-öğretim sürecinin daha zevkli hale getirilerek çeşitlendirilmesine çalışılmaktadır. Bunlar içinde en yaygın olan eğitim amaçlı planlanmış bir müze gezisinde; müze temasının, dersin konusuyla örtüşmesi halinde eğer imkan varsa müze içinde gerçekleştirilecek aktivitelerle önemli katkıları olabilecektir. Bu katkının azami düzeye çıkarılabilmesi için müze gezisi öncesinde plan yapma ve bilgi toplanması, gezi sırasında varsa profesyonel rehber eşliğinde gezilmesi ve gezi sonrasında toplanan broşürlerin incelenmesi, edinilen bilgilerin derlenmesi ve üzerine derste paylaşım, değerlendirme ve tartışmayla pekiştirilmesi daha faydalı olacaktır. Müzenin gezilmesi öncesinde müzeler, müzedeki tematik konu, tarihi ve kişiler hakkında bilinenler ve sonrasındaki bilinenler ile algı değişiminin ve kazanımların bilimsel bir ölçekle ölçülmesi belki de raporlaştırılması sonraki çalışmalara fayda sağlayabilir.
Müzecilik, üniversitelerin edebiyat fakültelerinde dört yıllık lisans düzeyinde eşit ağırlık puanıyla öğrenci alan ve eğitimi verilen profesyonel bir alandır. Sadece tarih, coğrafya ve görsel sanatlar öğretmenlerinin değil tüm öğretmenlerin öncelikle dersin konularıyla ilgili müzeleri bilmeleri ve öğrencileriyle gezmeleri faydalı olacaktır. Bunun dışında müzelerin sadece turistik ve kültürel bilinç amaçlı da gezilmesi mümkündür. Müzelerin eğitimde daha aktif kullanılması, isteğe bağlı olmayıp özellikle Güzel Sanatlar Liseleri öğrencileri için zorunlu bir eğitim faaliyeti olmalıdır. Müze ziyaretleri, sadece çocukluk-gençlik ve öğrencilik döneminde değil her insan için hayatboyu kültürel bir faaliyet olarak da görülmelidir. Yine de eğitim amaçlı müze gezisinde müzenin yaş grubu ve okul türüyle ilgili olması faydasını artıracaktır. Çikolata müzesine lise öğrencilerinin getirilmesi gibi. Ülke, millet ve toplum olarak yaşanılan bir faciayı anlatan bir müze ilk bakışta travmatik gibi gelse de tarihsel gerçeklerin bilinmesi ve tekrar yaşanmaması için bilinç oluşturulmasına fayda sağlayabilir.
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde; müze (Fransızca musée), sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapıdır. Müzeler, kültür varlıklarını tespit eden, ilmi metotlarla açığa çıkaran, inceleyen, değerlendiren, koruyan, tanıtan, sürekli ve geçici olarak sergileyen, halkın kültür ve tabiat varlıkları konusundaki eğitimini, bedii (güzellik, gözü gönlü okşayan) zevkini yükselten, dünya görüşünü geliştirmede tesirli olan daimi kuruluştur. (2) Bir kişi ya da kurumun sahip olduğu koleksiyonları bir mekanda sergilemesi orayı müze yapmaz. Müzecilik, izin alınması, tescil edilmesi, uzun zamanda bilgi, belge, obje toplanması, saklanması, restore edilmesi, korunması, tanıtılması, gezilmesi için işletmeye açılması,  masraflı, zahmetli ve uzmanlık gerektiren bir alandır.
Modern müzelerde asansör, yürüyen merdiven gibi erişimi kolaylaştırıcı araçlar, yerine göre ses, görüntü ve kulaklıkla anlık bilgi aktarımı, düzenlemeye göre belli bir güzergah çizilerek planlı gezilmesini zorunlu kılmaktadır. Günümüzde müzeler, dijital ortama aktarılarak internet ortamında sanal olarak gezilebilmesine imkan sağlamaktadır.
Müzenin Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne kayıt ve tescili olması gerekir. Ülkemizde devlete ait tescilli 199 müze bulunmaktadır. Bunun dışında özel şahıs, şirketler, sivil toplum örgütleri (dernek-vakıf), Kamu Kurum ve Kuruluşları, üniversiteler, il özel idareleri, Kaymakamlık, Valilik ve belediyelere ait 269 adet tescilli özel müzemiz bulunmaktadır. En çok ziyaretçi alan ilk üç müze sırasıyla Konya Mevlana Müzesi 2.429.573 kişi, İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi 1.463.562 kişi, İstanbul Ayasofya Müzesi 1.436.577 kişi olarak kayıtlara geçmiştir.(3)
Hemen her ilde varolan kent müzeleri yanında İlk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk için farklı illerde çok sayıda ve 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın memleketi Malatya’da olduğu gibi önemli tarihi kişiliklerin adına kurulmuş müzeler yanında tematik alanda hizmet veren ilginç sayılabilecek müzelerimiz de bulunmaktadır. Bunların bazılarını sıralayacak olursak; arıcılık, kağıt, kilim, halı, baklava, sağlık, zeytinyağı, enerji, bıçak, hamam, cezaevi, pul, okçuluk, çikolata, balmumu heykel, otomobil, uçak, basın, çini, müzik, oyuncak ve tesbih müzeleri gibi.
Müze gezisinin ve eğitiminin faydaları; kültürel mirasla bağ kurmak, toplumsal kültüre aidiyet, boş zamanın değerlendirilmesi, öğrenme ve hayal etme, yaratıcı düşünmeye destek, yanlış bilinenlerin somut maddi kanıtlarla doğrusunun öğrenilmesi, kitapta veya bilgisayarda görülenlerin gerçeklerinin görülmesiyle bir bağ kurulup kalıcı öğrenme gerçekleşebilir, sanat ve estetik duygusunu geliştirir, kültürün insanlık için kıymetini öğretir, alternatif bir öğrenme yöntemi olabilir.
Müze ve Ören yerlerine Girişlerde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönerge’ de 2019 yılında yapılan düzenlemeye göre; 18 yaş ve altındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gençler ve çocuklar ile bu yaş grubundaki öğrenci gruplarına refakat eden öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi ve özel ilk ve orta öğretim kurumlarında görev yapmakta olan öğretmenler geçerli kimlik kartlarını ibraz etmeleri kaydıyla; Üniversitelerin sanat tarihi ve arkeoloji bölümlerinde öğrenim gören öğrenciler geçerli bir öğrenci kimlik kartı ibraz etmeleri kaydıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı müze ve ören yerlerine ücretsiz giriş yapabilirler.
Bu yazıda, bizzat giderek yerinde ziyaret edip gözlem yaptığım Hilmi Nakipoğlu Fotoğraf Makineleri Müzesi, İstanbul Cumhuriyet Eğitim Müzesi ve Adell Ab-ı Hayat Anadolu Su Medeniyetleri Müzesi hakkında kısa bilgi vermeye çalışılmıştır.
Bakırköy’de Nefus Nakiboğlu Özel Eğitim Okulu ve Neksav Vakfı Rehabilitasyon Merkezi hizmet binasındaki Hilmi Nakipoğlu Fotoğraf Makineleri Müzesinde, Neksav Vakfının ve özel eğitim/öğretim kurumu kurucusu Hilmi Nakipoğlu'nun topladığı fotoğraflar ve fotoğrafçılıkla ilgili malzemeler sergileniyor. Bunlar arasında en eskisi 1896'da yapılmış fotoğraf makinesinden başlayarak günümüze kadar gelen çeşitli marka ve ölçüde bine yakın fotoğraf makineleri var. Ayrıca taşınabilen ve taşınamayan stüdyo tipi fotoğraf makineleri, çift objektifli makineler, casus veya mini makineler, Leica filmle kullanılan makineler, poloraid filmle kullanılan makineler de onları tamamlamaktadır. Başta Roll filmi olmak üzere çeşitli filmler ve aksesuarlar da burada bulunmaktadır. Müze koleksiyon kültürünün tanıtılması ve özellikle çocuklara ve gençlere öğretilmesi amacıyla kurulmuş. Müze fotoğrafçılık ve makinelere tutkulu olan herkesin gezip görmesi gereken bir yer. 1896’dan günümüze kadar gelen makineler ve onların teknolojik değişimleri insanı kendisine çekiyor. Her bir makine kendine hayran bırakacak güzelliktedir.(4)
Sözlü rivayet, yazılı belgeler ve çeşitli materyal ve yöntemle elle çizilen resimlerden sonra gözün gördüğü gibi görüntünün kağıda aynı şekilde ilk olarak siyah-beyaz bile olsa fotoğraf olarak çekilmesinin kağıda basılmasının başarılmış olması tarihin çok önemli buluşlarından biridir. İlk fotoğraf makinası, bir insanın taşıyamayacağı karanlık kutulardayken bugün şarj edilebilen pille çalışan dijital renkli çekim yapan, hafızasına kaydeden, wifi ile yazıcı veya baskı makinelerine bağlanabilen ve kağıda baskıya gerek olmadan ekranda büyütüp küçültülerek izlenebilen ceplere sığabilen akıllı cihazlara dönüşmüştür. Yüz yılı aşkın bir süredir insanlar kendi fotoğraflarını çektirmeye, albümler hazırlayıp anılarını saklamaya başlamışlardır. Günümüzde bu durum taşınabilir hafıza kartlarına yüklenen dijital görüntülere dönüşmüştür. Anı ölümsüzleştirmek ve tarihe not düşmek olarak deyimleşen fotoğraf çekmek/çektirmek fotoğraf makinelerinin tarihsel gelişimini bu müzeyi gezerek öğrenerek daha anlamlı hale gelebilir.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü Cumhuriyet Eğitim Müzesi, 1998 yılında Fatih İlçesinde Sultanahmet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin (Endüstri Meslek Lisesi) bahçesindeki “1454 yılında inşa edilmiş Tarihi Kılıçhane Binası”’nda kurulmuştur. Cumhuriyet Eğitim Müzesi’nde sergilenen eşyalar, İstanbul’daki tarihi okullarımız taranarak eğitim tarihimizin son 150 yıllık döneminde kullanılan ders araç, gereç ve malzemelerle belge ve eşyalar sergilenmektedir. Hafta içi ücretsiz olarak ziyaretçilere açık olan Cumhuriyet Eğitim Müzesi’ni ağırlıklı olarak ilköğretim ve ortaöğretim öğrenci ve öğretmenleriyle veliler gezmektedir. Müzeyi yükseköğrenim öğrencileri de özellikle üniversitelerin “Müzecilik Bölümü” öğrencileri gezmektedir. Cumhuriyet Eğitim Müzesi, Sultanahmet’te müzelerin yoğun olduğu bir bölgede olduğundan yabancı turistler de gezmektedir. Yıllık 5.000 kişiyi bulmaktadır. Müze bu ziyaretçi potansiyeliyle İstanbul’da hizmet vermekte olan “Meslek Müzeleri” içerisinde en çok ziyaretçisi olan müzelerin başında gelmektedir. Müzede sergileme: mimari yapıya uygun olarak düzenlenmiştir. Eski kılıçhane binası olması sebebiyle yapıda bulunan bölmeler müze amacına uygun olarak kullanılmış ve teşhir açısından kolaylık sağlamaktadır. (5)
Eğitim Müzesinde, bugün okullarımızda kullanmadığımız belki kitaplarda ve filmlerde rastladığımız malzemeleri, okullarda tutulan ilk kayıt ve defterler, büro, sınıf ve laboratuvarlarda kullanılan araç-gereçleri, eğitim teknolojinin ulaştığı noktayı, nerelerden nerelere geldik dedirtecek bir ortam sunmaktadır. Müzenin bulunduğu eşsiz manzara ve mekanın tarihi ve dokusu nefes kesecek düzeyde etkileyicidir. Gitmişken müzenin yer aldığı tarihi Sultanahmet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin gezilmesini de tavsiye ederim.
Başakşehir ilçemizde sadece ülkemizin değil Avrupa’nın en büyük İkitelli Organize Sanayi Bölgesi içinde bulunan ADELL Ab-ı Hayat Anadolu Su medeniyetleri koleksiyonu ve müzesi de yaklaşık 30 yıl önce bir hayalle, bir eserin satın alınmasıyla başlamış. Geldiği noktada dünyamızın eşsiz bir koleksiyonlarından biri haline gelmiştir. Koleksiyonda metal, ahşap, deri, tekstil, cam mamullerden geleneksel el sanatları yoluyla yapılmış, Roma, Bizans döneminden başlayan Selçuklu, Osmanlı ve yakın dönem Cumhuriyet dönemine uzanan zamanlara ait zamanın tanıkları diyeceğimiz eşsiz eserler yer almaktadır. Eşsiz Anadolu Su Medeniyetlerimizin son tanıkları olan bu eşsiz eserler, kaybolmakta olan medeniyetimizden günümüze kalabilen şanslı eserler sayılabilir.
Koleksiyon, 2000/2500 yıllık Roma-Bizans döneminden günümüze kadar suyun, su kültürünün tarihini bizlere aktarıyor. Anadolu Su Medeniyet tarihi gelişiminin kronolojik bir sıralamayla yer aldığı koleksiyon ve müze Türkiye’de, belki de dünyada bir ilk sayılabilir. Tarihi eserleri biriktirmeye dayanan klasik müzeciliğin ötesinde nostaljik bir deneyim, bu medeniyet değerlerini, DNA kodlarımızı gençlere, yeni nesillere taşımak misyonuyla hareket edilen çalışmada her bir eser uzmanlar tarafından özenle kontrol edilerek müzeye kazandırılıyor. TC Kültür Bakanlığı ve Türk İslam Eserleri müzesi, TC Sağlık, Milli Eğitim ve Su İşleri Bakanlıkları ile koordineli çalışılıyor, ulusal ve uluslararası etkinliklere katılıyor.  Adell Ab-ı Hayat Su medeniyetleri koleksiyonuyla çok köklü̈ bir geçmişe dayanan su medeniyetimizin geçirdiği evrelerin, gündelik yaşantımızda kamusal ya da özel her alanında temizlik ve ibadetlerimiz için vazgeçilmez olan suyla nasıl hayat bulduğunun müze ile, sergilerle, konferanslarla, kongrelerle Başakşehir'li sakinlerin, İstanbul, ülke ve dünya insanın gözlerinin önüne serilmesi ve geniş kitlelerle buluşturulması amaçlanmıştır.(6)
Müzenin sahibi Recep Ali Topçu, ziyaretçi ve misafirleri içtenlikle karşılaması, gezerken bilgilendirmesi, suyun manevi değerini hissettirmesi, su deyip geçilemeyeceğini ilginç anekdotlarla bağlantılı anlatması unutulmayacak bir anı olarak hafızalarda yer etmektedir. Suyun başta insan tüm canlılar için hava gibi vazgeçilmez hayati bir nimet olduğunu, bir damlasının bile israf edilmemesi ve tasarruflu kullanılması gerektiğini, sudan yaratılmış olmaktan gelen su kardeşliğine vurgu yaparak insan ve suyun serüvenini bir sanatçı edasıyla doyumsuz sunumuna bayılacağınıza eminim. Herşeyi ne kadar daha detaylı da anlatsam gezmeden, görmeden ve yaşamadan olmaz. İlk fırsatta bu yazıyı okuyanların başta kendisinin sonrasında çevresindeki herkese bu müzeleri (ücretsiz) gezmelerini şiddetle tavsiye edeceklerini düşünüyorum.
(1)     A. Önder, O. Abacı, I. Kamaraj, Müzelerin Eğitim Amaçlı Kullanımı Projesi İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki Marmara Örneklemi, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi Yıl 2009 (1) 25. Sayı, s. 104
(2)     https://teftis.ktb.gov.tr/TR-14442/muzeler-ic-hizmetler-yonetmeligi.html
(3)     https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-180800/2016-yili-muze-istatistikleri.html
(4)     http://www.cameramuseum.com.tr/tr/page/Muzemiz-Hakkinda
(5)     http://www.fatih.gov.tr/cumhuriyet-egitim-muzesi
(6)     http://basaksehir.gov.tr/adell-ab-i-hayat-anadolu-su-medeniyetleri-muzesi-basaksehirde

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MESLEKİ EĞİTİM AFORİZMALARI

Hayaller kurulmadan hayatta beklenen değişiklikler ve güzel çalışmalar kendiliğinden gerçekleşmiyor. Bizim planımız kurgumuz dışında başkal...