15 Mart 2020 Pazar

DEPREMLER VE AFETLERE HAZIRLIK EĞİTİMLERİ


DEPREMLER VE AFETLERE HAZIRLIK EĞİTİMLERİ
İnsanlık tarihi boyunca çok çeşitli felaketlere maruz kalmıştır. Bu felaketlerin cinsine ve boyutuna göre insanlar hayatlarını kaybetmiş ve birçoğu da sakat kalmıştır. Ömür boyu çalışıp oluşturulan mal varlıklarının yok olmasını saymıyoruz bile. Yirmi birinci yüzyılda teknolojinin ulaştığı seviyeye rağmen en zengin, gelişmiş ülkeler bile, tabii afetlere maruz kaldıklarındaki halini televizyonda izlerken insanoğlunun ne kadar çaresiz kalabileceğini somut olarak görmekteyiz. Felaketler önlenemeyeceğine göre insanoğluna düşen görev afetlere hazırlanarak en az zararla, kayıpla atlatmaktır. Bu arada tabiatın dengesini bozmanın bu felaketlere davetiye çıkarmak olacağını ve maruz kalınacak felaketin şiddetinin artacağını ve kayıpların fazlasıyla olacağını bilmek için biraz düşünmek yeterli olacaktır.
17 Ağustos 1999’da saat 03:02'de merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük ilçesi olan Marmara Depremi'nde, Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedilen 7,4 şiddetinde 45 saniye süren deprem sonrası resmi raporlara göre 17 bin 480 kişi öldü, 23 bin 781 kişi yaralandı ve 505 kişi de sakat kaldı. 17 Ağustos 1999’da yaşadığımız deprem felaketi ülke olarak bize çok acı bir tecrübe oldu. Gölcük Depremini yaşamış birisi olarak bu acı tecrübeden ders çıkardığımızı ancak bunun unutulmamasını ve duyarlılığın süreklilik göstermesini temenni ediyorum. Belki bizim kuşak veya çocuklarımız böyle bir depremi tekrar yaşama olasılığı düşük olduğunu düşünebilirdiniz. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, 03/03/2019 tarihinde Anadolu Ajansına yaptığı açıklamadı “Ortalama her 50 günde bir 5 ile 5.9 arasında bir deprem, Ortalama 18 ayda bir 6 ile 6.9 arasında deprem mevcut. Ortalama 6.5 yılda bir 7'nin üstünde bir depremle karşılaşıyoruz. Bu çok önemli bir istatistiktir. Bunu bilip buna göre yaşayalım” dedi.  Kesin olmamasına rağmen bunun dışında birçok afete maruz kalmamak için bir garantimiz yok. Sel, kasırga, yangın, toplumsal hareketler, savaş ve çığ düşmesi tehdidi aklımıza ilk gelenlerdir.
“Biz hazırlanıyoruz, ya siz” ve “çaresiz değilsiniz, çare sizsiniz” anlamlı iki slogan. Gölcük Depremi sonrası Kocaeli genelinde gönüllülerden oluşturulan ve adına kısaca MAG (mahalle afet gönüllüleri) bir organizasyon kurulmuştu. Bu oluşuma katılanlar arama-kurtama-yardım-hazırlanma konularında dokuz haftalık bir eğitimden geçti. Mahalle Afet Gönüllülerinin ihtiyaç duyacağı malzemelerin konduğu konteynerler yerleştirildi. Belli aralıklarla eğitimler tekrarlandı. Sosyal etkinlikler gerçekleştirildi. Çeşitli kurumlarla işbirliği ve destekler sağlandı. Sonrasında dernekleşme çalışmaları, kendi içinde yaşanan yönetim sorunları sonrasında belediyelere devir gündeme geldi. Başladığı ve istenildiği gibi sürdürülebilirliği maalesef sağlanamadı. Boğaziçi üniversitesi Deprem Araştırma Enstitüsü Temel Afet Bilinci seminerlerine Gölcük’ten ben dahil otuza yakın insan eğitici eğitimine katıldı. Bu arkadaşlardan gönüllü olarak yaklaşık on kişi okulları, yurtları dolaşarak öğrencilere bir afet öncesinde, sırasında ve sonrasında nasıl davranmaları gerektiğini anlattılar. Acil durum alarmı vererek bina boşaltma provası yaptılar. Bu esnada emniyet, sağlık ve itfaiye birimleri de hazır bulunduruldu. O dönemde yaklaşık beşbin kişi eğitimden geçti. Yeterli mi? Kesinlikle hayır.
Mahalle afet gönüllüğünün gerekliliğinin temelinde, büyük bir afet sonrasında ilk yetmişiki saatten sonra profesyonel ekipler olaya ancak tam müdahale edebiliyorlar. Tabii ki eğer kendileri de sağ kalmışlarsa. Demek ki ilk yetmişiki saat ki, bu insan hayatı için çok önemli yalnız başınayız.  Bundan otuz yıl önce Almanya’daki bir akrabam gönüllü itfaiyeci olduğunu anlatmıştı da ne olduğunu o zaman tam kavrayamamıştım. O dönemde Kocaeli çapında önce il çapında bir tatbikat düzenlendi ve habersiz bir alarm verildi. Gönüllüler kendilerinin görevli olduğunu belirten yelek-şapka ve kartları takarak çok kısa sürede toplanma yeri olan konteynerlere ulaştılar ve kapıda bekleyen müfettişlerden afet senaryosunun bulunduğu zarfı alarak harekete geçtiler. Telsizlerden hayali olarak bilgiler verildi, ambulans, itfaiye ve profesyonel ekipler istendi. Benimde koordinatör yardımcısı olarak yer aldığım MAG ekibi bu sınavdan başarı ile geçmişti. Yaptıklarımız yeterli değildi, bugünde böyle güzel projelere ve yeni gönüllülere ihtiyacımız var. Hepimiz bu tür eğitimlerden geçmekle inanın önce kendimize, ailemize, çevremize ve insanlığa önemli katkıda bulunabiliriz. Ayrıca bunu yapabileceğini bilmek bile insana özgüven ve mutluluk hissi vermektedir.
Temel ilkyardım bilgileri, yangın söndürme, hafif arama-kurtarma eğitimi almak bilgilere sahip olmak hepimize her an lazım olabilir. Üstelik tüm bunlar ücretsiz. Yapamayacağımız çok büyük projelerden bahsetmiyorum. Üstelik gerçekleşmiş somut güzel ikinci bir örnek varken, bundan bahsetmemek haksızlık olurdu. Gölcük Esnaf ve Sanatkarlar Odasınca deprem sonrası yirmi yıl önce gönüllülerden oluşan bir ekip kuruldu ve bu ekip tamamen sivil bir inisiyatifle hareket ederek o günden bugüne birçok olaya müdahale etmek için çok hızlı bir şekilde olay yerine ulaştı. Ünü il ve bölge sınırlarını aşarak tüm ülkeye yayıldı. Yurtdışında komşu ülkelerdeki depremlere yardıma koştular. Hiçbir ücret almadan ve karşılık beklemeden, hiç yılmadan çalışmaya devam ettiler. Bazıları kahve köşelerinde ve evde sıcak odalarında TV başında vakit öldürürken onlar geceleri nöbet tutuyor ve her an harekete hazır halde bekliyorlar. İtfaiyeye de normalde kimsenin ihtiyacı yokmuş gibi düşünebilirsiniz. Günlerce aylarca hiçbir iş yapmadan oturup duruyorlar. Ama birde yangın çıktığında, birkaç dakika içinde olay yerinde olmasını isteriz. Bu ekipler bunu sağlayabilmek için sürekli eğitim yapmakta ve aralıksız nöbet tutarak araç-gereç ve ekipmanlarını faal durumda tutmaktadır. 
Bugün bu hizmetleri devlet adına İçişleri Bakanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) yürütmektedir. “Afetlerde Türkiye’nin Ortak Gücü” anlayışıyla afet yönetimi faaliyetlerini planlar, gerçekleştirir, yönlendirir ve koordine eder. Dünya genelinde arama kurtarma, insani yardım, tahliye ile transfer çalışmaları yürütür ve insani altyapılar kurar. Afet ve acil durumlar konusunda verilen eğitimlerle; toplumda farkındalık oluşturmak, afetleri başa çıkılabilir bir olguya dönüştürmek ve yeterlilik bilincinin toplumun tüm kesimine yerleştirilmesini sağlamak amacıyla ‘Afete Hazır Türkiye Bilinçlendirme ve Eğitim Projesi’ başlatılmıştı. 2018 itibariyle proje kapsamında 10 milyondan fazla kişiye ulaşıldı.
Afete Hazır Türkiye Projesi ile; Bireyden başlayarak toplumun tüm kesimine, afetlerin ilk 72 saatine hazırlıklı olmaları için afete hazırlık kültürünü kazandırmak, bireylerde farkındalık yaratmak,   bireylerle yaşadıkları mekânlarda alabilecekleri temel önlemleri paylaşmak, bireylerin afetlerde doğru davranış şekillerini öğrenmelerini ve uygulamalarını sağlamak, afet ve acil durum planlarının yapılmasına yönelik bilgilendirme yaparak, alınabilecek temel önlemleri paylaşmak, bireylerin afet eğitimi alabileceği mekânları yaygınlaştırmak ve kolay ulaşabilecekleri altyapıları kurmak, ülke genelinde çeşitli kanallarla verilen afet eğitimlerini standart hale getirmek, uluslararası organizasyonlar tarafından gerçekleştirilen çalışmalardan da yararlanmak ve yeterli bilgi, tecrübeye sahip akredite olmuş eğitim yollarının oluşturulması amaçlanmaktadır.
Dünya genelindeki doğal afetler ele alınınca, 31 çeşit doğal afetin 28 tanesini meteorolojik afetlerin oluşturduğu görülür. Doğal afetlerin çeşitleri ve önem sıraları ülkeden ülkeye de değişmektedir. Örneğin, Akdeniz Bölgesinde doğal afetler kuraklık, seller, orman yangınları, heyelan, dolu fırtınaları, çığlar, donlardır. Ülkemizde ise en sık görülen meteorolojik karakterli doğal afetler dolu, sel, taşkın, don, orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağış, şiddetli rüzgâr, yıldırım, çığ, kar ve fırtınalardır. Dünya Meteoroloji Örgütüne (WMO) göre sadece 1980'li yıllarda dünyada 700,000 kişi meteorolojik afetlerden dolayı hayatını kaybetmiştir (MMO, 1999) İnsan kaynaklı afetler; nükleer, biyolojik, kimyasal kazalar, taşımacılık kazaları, endüstriyel kazalar, aşırı kalabalıktan meydana gelen kazalar, göçmenler ve yerlerinden edilenler vb.
Van ve Edremit Depremleri 2011 yılında yaşanmış yüzlerce insanımızın ölümüne ve yaralanmasına (644 ölü, 1944 yaralı) yol açmıştı. Son bir yılda yakın tarihlerde Silivri, Elazığ, Manisa ve İran (Başkale) depremleri gerçekleşmiştir. Deprem gerçeği kendisini sürekli olarak hatırlatmakta bizi adeta uyarmaktadır.
Türkiye Afet Müdahale Planının (TAMP) amacı;  afet ve acil durumlara ilişkin müdahale çalışmalarında görev alacak hizmet grupları ve koordinasyon birimlerine ait rolleri ve sorumlulukları tanımlamak, afet öncesi, sırası ve sonrasındaki müdahale planlamasının temel prensiplerini belirlemektir. TAMP, ülkemizde yaşanabilecek her tür ve ölçekte, afet ve acil durumlara müdahalede görev alacak, bakanlık, kurum ve kuruluşlar, özel kuruluşlar, STK’lar ve gerçek kişileri kapsar.
TAMP’ ının hedefleri; Hayat kurtarmak, Kesintiye uğrayan hayatı ve faaliyetleri en kısa sürede normale döndürmek, Müdahale çalışmalarını hızlı ve planlı bir şekilde gerçekleştirmek, Halk sağlığını korumak ve sürdürmek, Mülkiyet, çevre ve kültürel mirası korumak, Ekonomik ve sosyal kayıpları azaltmak, İkincil afetleri önlemek ya da etkilerini azaltmak, Kaynakların etkin kullanımını sağlamaktır.
Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü, Afete Hazırlık Eğitim Birimince “Temel Afet Bilinci, Toplum Afet Gönüllüleri, Yapısal Olmayan Tehlikelerin Azaltılması, Depreme Karşı Yapısal Bilinç, gezici deprem simülasyon eğitim tırı (gedset) eğitimleri” verilmektedir.
Halk arasında deprem çantası diye bilinin “Afet Acil Durum Çantası” hazırlayalım ve herkesin bildiği kolay bir yerde bulunduralım. Evimize en yakın “Toplanma Alanlarını” öğrenelim, ailemizle ve çevremizle paylaşalım. Afetler öncesinde evimizde ve işyerinde afet anında nasıl davranacağımızı öğrenelim, planlarımız olsun, provalar yapalım. Toplanma merkezine geldiğimizde görevlilerin uyarı ve Barınma alanlarına doğru yönlendirmelerine uyalım. Afete müdahalenin daha etkili, hızlı ve kolay yapılabilmesi gerekiyorsa kentin boşaltılması için yakın illere tahliye yapılması planlanan noktalara yapılan yönlendirmelere uyalım.
Vatandaşlar olarak gelin duyarlı olalım. Bizi birilerinin kurtarmasını beklemeden ve afetlere yakalanmadan önce eğitimlere katılalım ve bilinçlenelim. Binalarımızı güvenli inşa edelim. Güvenli değillerse güçlendirilebiliyorsa güvenli hale getirelim veya kentsel dönüşümle yeni güvenli binalara geçelim. Doğal Afet Sigortası yaptırmayı ihmal etmeyelim. Hiçbir maliyet hayatlarımızdan daha önemli değildir. Bu çalışmalarda yine ülkemizin en yaygın örgütlü kurumu olan Milli Eğitim Bakanlığı teşkilatı ve okullara önemli görevler düşmektedir. Bu işin hiç şakası yok. Tabikî tüm dersler konular önemlidir. Ancak afetlere hazır olmak ve deprem konusu ülke ve millet olarak bizim birinci ödevimiz olmalıdır. Herşeyi devletten bekleyemeyiz. Zaten devlet dediğimizi biz vatandaşlar oluşturuyoruz. Sağlıklı olan herkes özel bir davet beklemeden muhtarlıklara, kaymakamlıklara ve belediyelere başvurup gönüllü olmak istediğimizi beyan edelim. Biz eğitimciler önce kendimiz eğitimlere katılalım, tüm çalışanlarımızı eğitelim, çocuklarımıza, öğrencilerimize, gençlere ve çevremizdeki komşularımıza bilinç kazandıralım. El ele vermeden başaramayız. El ele verirsek her yükün altından kalkabiliriz. Depremle afetlerle ilgili sürekli konuşalım, yazalım ve okuyalım. Bu bizim hayat gerçeğimiz olsun. Hiçbir şey için geç değildir bir yerden başlayalım.
(*) https://www.afad.gov.tr/tabb-turkiye-afet-bilgi-bankasi (İçişleri Bakanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MESLEKİ EĞİTİM AFORİZMALARI

Hayaller kurulmadan hayatta beklenen değişiklikler ve güzel çalışmalar kendiliğinden gerçekleşmiyor. Bizim planımız kurgumuz dışında başkal...