25 Nisan 2021 Pazar

ÖLÇMEDEN BİÇMEDEN OLMAZ

Ölçme, daha önce bilinen ve standart olarak belirlenmiş norm olarak kabul edilen birimle eldeki bir veriyi karşılaştırmak suretiyle somut olarak ifade etme sürecidir. Bu ifade; bir ile yüz arasında rakamlar, “A…F” arası harfler, doğru-yanlış gibi çeşitli kavramlarla belirlenebilir. Sonrasında bu ölçüm sonucunun yorumlanması ve ne ifade ettiğine yönelik yeterli-yetersiz, düşük-orta-yüksek, iyi-kötü, normal-anormal, geçer-kalır gibi değerlendirmesi yapılır. Öğrenci dilinde ölçme-değerlendirme işlemi yazılı-sözlü, test, uygulamalı sınav/imtihan olarak çok da sevilmeyen bir olgudur. Hatta bu sınav ve karneler olmasa okumak ne zevkli olurdu diye düşünen öğrenci oranı oldukça yüksektir. Hangi dereceden sonuç alınırsa alınsın öğrencisi –velisi sınavlara hep eleştirel konumdadır. Notları ve karneyi aşırı önemseyen velilerin çocuklarında bu kaygı bazen travmatik boyutlara bile ulaşabilmektedir. Geleneksel değerlendirme yönteminde öğretilenlerin ne kadar öğrenildiğine yönelik yapılan yazılı, sözlü, test vb. yöntemlerle sorularak birebir cevap verilmesi bir anlamda hatırlayabilme yeteneğinin ezberlendiğinin kontrolüne dayanmaktaydı. Dersine ve öğretmenine göre değişse de değerlendirmede aynı sorunun cevabını fikir, yöntem, sonuca ulaşmaya ayrı ayrı puan verilmesi ve aradaki hatalardan puan kırılması gibi usuller takip edilmekteydi. Günümüzde alternatif ölçme değerlendirme yaklaşımlarında öğrencinin sadece bilginin ne kadarını ezberleyip tekrar edebildiği değil bilgiyi yorumlaması, analiz etmesi, problem çözme, yaratıcı düşünme becerisi, yeni fikirler ortaya koyması, hazırladıkları rapor ve ödevlerin özgünlüğünde zihinsel, bilişsel ve duyuşsal emeğin tespiti hedeflenmektedir. Sonuç ve cevapları neden, nasıl ve niçin sorularıyla yorumlayıp savunabilmesi de beklenir. Performans ölçümünde portfolyo oluşturma, bütüncül değerlendirme, sınıf/grup içinde uyumlu katılım ve çalışma, sınıf içi akranlarıyla karşılaştırılması gibi çok yönlü ölçüme geçilmiştir. Öğrencilerin okul dışı özellikle bireysel becerilerini sergiledikleri sosyal, kültürel ve sportif etkinliklerin belgelendirilmesi ve e-okul sistemine girişine başlanması, henüz bunlarla mezuniyette bir kazanım elde edilmesi başlamamış olsa da önemli bir başlangıç kabul edilmelidir. Eğitim süreçlerinde veriye dayalı karar verebilmek ve yönlendirmelerde bulunabilmek için portfolyo değerlendirme süreçlerinin eğitim sistemleri içinde yaygınlaşması gerekmektedir. Özellikle Covid–19 sürecinde tamamlayıcı değerlendirme yöntemlerini ne kadar ihtiyaç olduğu ortaya çıkmıştır. Bu doğrultuda portfolyo değerlendirme süreçlerinin eğitimde yerini alması gerektiği söylenebilir. Önemli bir husus ise öğretmenlerin bu süreci benimsemesi ve desteklemesidir.(1) Farklı kişilik ve yeteneklere sahip öğrencilerin, çok çeşitli ve farklı ölçme-değerlendirme aracı kullanarak takip edilmesi ölçme ve değerlendirme araçlarının geçerlilik ve güvenirliğini artıracaktır. Bunun için eğitimcilerin bu alanda geliştirilen yeni kavram ve kuramları takip etmesi gerekmektedir. İş hayatında insan kaynakları uzmanları işe alımdan başlayarak öyle ölçme değerlendirme araçları geliştirmişler ki birkaç testle ve mülakatla kişinin hangi farklı özellikleri olumlu/olumsuz tutum ve davranışları sergileyeceğini önceden tespit edebilmekteler. Geleceğin bilgi toplumunda yaşayacak bugünün öğrencilerinin, yaşam ve çalışma ortamlarında başarılı olabilmeleri için düşünme becerilerinin, içerik bilgisinin, sosyal ve duygusal yeterliliklerinin geliştirilmesinin gerekliliği üzerinde önemle duran P21 (21. Yüzyıl Becerileri İçin Ortaklık) Temel Yaşam ve Kariyer Becerileri; esneklik ve uyum, girişimcilik ve öz-yönelim, sosyal ve kültürler arası beceriler, üretkenlik ve mesuliyet, liderlik ve sorumluluk şeklinde sıralanmıştır.(2) Tüm olumlu yaklaşım ve gelişmelere rağmen ortaöğretime ve yükseköğretime geçişte var olan çoktan seçmeli test türündeki sınavlar hayati önemde görülmektedir. Sonrasında yerleştirme esnasında kullanılacak puanın hesaplanmasına katılan geçmiş yıllar notlarının etkilemesi not ve sınav konusunda öğrenci-öğretmen-veli üçgeninde sürekli bir tartışmaya konu olmaktadır. Bu sınavlardaki soru tipleri artık eskiye göre ezberlenenlerin hatırlanmasından öteye daha fazla bilginin kişisel beceriyle kullanılarak yorumlanarak sonuca ulaşmasını gerektirmektedir. Müfredat ve ders kitapları bu yöntemi destekleyecek şekilde hazırlanmaktadır. Eğitim-öğretim sürecinde sınıf içi-dışı tüm öğrenme etkinliklerinde öğretmenin rehber, öğrencinin merkezde ve kendi öğrenmesinde aktif sorumluluğu alarak okul hayatında ilerlemesi arzu edilmektedir. Bu süreç, ilkokuldan başlayıp lise sonuna kadar devam eden sürekli çaba gerektiren uzun bir yolculuktur. Bu sebeple en başta öğrenilmesi gereken de öğrenmeyi öğrenmek yöntemi ve kendini tanıyarak kendi öğrenme stilini keşfederek başarılı olmaya çalışmak olmalıdır. Öğretmenler, sınıf içinde her ders konuya ilişkin örneklerle ve verdiği ödevlerle sınav öncesi çıkabilecek sorulara ve çözümüne yönelik yöntemleri öğretmektedir. Öğrencilerin derste öğretmeni dikkatle takip etmesi halinde bu ipuçlarını not ederek çalışmayla beraber sınav başarısını da artırabilir. Yetenek gerektiren, sözel-sayısal bilgi beceri gerektiren her dersin kendine has ölçme ve değerlendirme yöntemini en iyi bilen/belirleyecek olan da dersin alan uzmanı öğretmendir. Okul-ilçe-il zümrelerinde alınan kararlar doğrultusunda meslektaşlarıyla ortak bir şekilde süreci devam ettirirler. Bu birlikteliğin sağlanmasına yönelik de ortak sınavlar yapılmaktadır. Hangi tür ve amaçla olursa olsun sınavı öğrenci açısından kritik hale getiren zaman sınırlamasıdır. Özellikle bir üst öğrenime geçişte yapılan seçme, sıralama ve yerleştirme sınavlarında zaman baskısı strese dönüşüp panikle yetiştirebilme kaygısı oluşturabilmektedir. Aslında ölçme değerlendirmenin amacı öğrenme hedeflerine ulaşılma derecesinin ortaya konarak eksik kalan yerlerin telafi edilerek tam öğrenmenin sağlanmasıdır. Bu sonuçlar sadece öğrenciye akademik gelişimi ve öğrenme düzeyi bireysel durumu değil, öğretmene de sınıfın genel durumu hakkında bilgi verir. Öte yandan okul yöneticilerine de sınıfların, aynı-farklı ders öğretmenleriyle karşılaştırmalı sonuçların analizinin yapılarak eğitim-öğretimin ve öğrenmenin birlik bütünlük içinde yapılmasını gözlemek takip ederek yönlendirmeye imkân sağlar. Ölçme ve değerlendirme sürecinin sonunda öğrenciye not dışında, konu/ünite ve kazanım bazında eksik kaldığı noktalar için geribildirim yapılarak bunu telafi etmesi için önerilerde ve yardımda bulunmak gereklidir. Covid–19 virüs pandemisi döneminde uzaktan öğretimle yürütülmeye çalışılan okul faaliyetlerinde sınavların yapılması gerekliliğinin eğitimcilerin ve öğrencilerin sağlığını tehlikeye atmadan yerine getirilmesi önemli tartışma konularından olmuştur. Teknolojinin varlığı ve imkânları bu dönemde de kurtarıcı rolünde olsa da işin içine sınav ve not girince tartışmalar boyutu ve ciddiyeti hak-hukuk-adalet ekseninde alevlenmektedir. Sınıf içinde veya uzaktan bilgisayar kullanarak çeşitli yazılım-programlar aracılığıyla sınavların yapılabilmesi öğretmenlerin ve öğrencilerin işini kolaylaştırmaktadır. Burada her konuda her zaman olduğu gibi insana güven faktörü önümüze çıkmaktadır. Son yapılan açıköğretim lisesi sınavlarında öğrenci istediği bir yerde ve bilgisayardan istediği zaman diliminde iki oturumda sorumlu olduğu derslerden test türünde online sınavlar gerçekleştirilmiştir. Meslek lisesi son sınıfındayken (Otuzbeş yıl önce) mesleki bir dersin yazılı sınavı çıkışında cevap kâğıdımı öğretmen masasına bırakmayı heyecandan unutup elimde defter kitaplarla eve getirdim. Fark ettiğimde aceleyle nefes nefese tekrar okula öğretmenime getirdiğimde gözümün içine bakarak değişiklik yapıp yapmadığımı sorarak tereddütsüz kabul etmişti. Onbeş yıl sonra yüksek lisansta profesör hocamız sınav çıkışında kâğıtları yanınıza alın evde devam edin haftaya getirirsiniz demişti. On yıl sonra doktorada ise bir öğretim üyesinin sınıfı değiştirdiğini, elimizdeki defter kitapları toplayıp, oturduğumuz sıralardan kaldırıp farklı yerlere oturtup hatta bir başka hoca da her bir kişiye özel farklı sorular hazırlamıştı. Üç farklı kademede, üç farklı hoca ve üç farklı davranış beni ve arkadaşlarımı çok şaşırttı ve unutulmayacak okul anıları arasında başköşeye yerleştiler. Ölçme ve değerlendirme konusu her öğretmenin bilmesi gereken yöntem ve teknikleri içermektedir. Toplumun ihtiyaçları ve ortaya çıkan yeniliklere göre geliştirilmesi eğitim bilimleri içinde ele alınan özel bir alandır. Bu konuyu değişik yönleriyle çalışan uzman ve akademisyenlerin ortaya koyduğu bilgilerin uygulamaya dönüştürülmesi için eğitim yöneticileri ve öğretmenlerinin bu konuya dikkatlerini çekmek gerekiyor. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, “Ölçme ve Değerlendirme” adıyla akademik bir dergiyi yayınladı. Alana dair zengin konu ve içeriklerin yer, altı ayda bir çıkarılması planlanan derginin ilk sayısı Şubat–2021 de paylaşıldı. Eğitimci tüm meslektaşlarıma elektronik ortamda ücretsiz yayınlanan bu kıymetli çalışmayı incelemesini tavsiye ediyorum. Mehmet ELİBOL, “Veriye Dayalı Eğitime Doğru-Portfolyo Değerlendirme”, İstanbul Ölçme Değerlendirme Dergisi, s.32, Şubat-2021-İstanbul, Yıl/Sayı-1 Uğur ATASEVEN, “21. Yüzyılda Eğitimde Dönüşüm ve Okullar-Okulda Girişimcilik”, NEÜ yayınları, Konya, Aralık-220

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MESLEKİ EĞİTİM AFORİZMALARI

Hayaller kurulmadan hayatta beklenen değişiklikler ve güzel çalışmalar kendiliğinden gerçekleşmiyor. Bizim planımız kurgumuz dışında başkal...