15 Şubat 2020 Cumartesi

GENÇLER ÜNİVERSİTE OKUMAK İSTİYOR!


Bakın ne güzel gençler üniversite okumak istiyor. Zaten biz onları ilkokuldan itibaren oku çocuğum, oku da büyük adam ol. Derslerine iyi çalış, gayret et ve iyi bir üniversite kazan, bir meslek sahibi ol. İyi bir diploman olsun ki işin hazır olsun. Bu motivasyonla kim üniversite okumak istemez ki. Zaten her ilimizde devlet üniversitesi, büyük şehirlerde de çok sayıda da özel vakıf üniversiteleri de bunun için açılmadı mı? Bu zamanda üniversite okumayanı kimse adam yerine koymaz mı ki? Gerçekten başta ülkemizde tüm dünyada üniversite bitirenlerin çoğunluğu en kısa sürede, iyi şartlarda ve ortamlarda çalışabilecek iş bulup başarılı ve mutlu oluyorlar mı acaba. Üniversitede kayıtlı olup okumakta olan ve mezun öğrencilerin bile bir kısmının tekrar sınavlara giriyor olması, mezunlardan alanları dışında çalışıyor olmaları bu tezi doğrulamıyor.
Şu anda ülke genelinde liselerde okuyan öğrencilerin % 31,74’ ü meslek liselerinde, % 10,72’ si Anadolu İmam Hatip Liselerinde  % 57,5’ u ise Anadolu, fen, sosyal bilimler liselerinde öğrenim görmektedir.(1) Geçen öğretim yılında 8. Sınıftan 1 milyon 200 öğrenci mezun olmuş, LGS’ ye giren 1 milyon 30 bin öğrencinin 135 bini sınavla öğrenci alan liselere yerleşebilmişlerdir. Bu öğretim yılı sonunda ise 8. Sınıftan 1 milyon 900 bin öğrenci mezun olacak ve geçen yıla oranla tahmini (% 86) olarak yaklaşık 1 milyon 600 bini sınava başvuracaktır. Sonuçta sınavlı lise kontenjanları bu oranda artmayacağı için yarış ne kadar zorlu geçse de ilk sıralardan yine aynı sayıda öğrenci sınavla öğrenci alan liselere tercihleri doğrultusunda yerleşebilecektir. Özetle; 8. Sınıftan mezun olan veya sınava başvuran öğrenci sayısı ne olursa olsun yaklaşık % 10’u ancak sınavlı liselerde okuma hakkına sahip olabilecektir.
Bu sebeple çocukların tamamını LGS stresine sokmamak için sekiz yıllık akademik not başarı ortalaması % 80’ in altında kalanların sınava başvurusunun bile alınmamasının ilan edilmesini öneriyorum. Yine bu yıl liseye fazla geçişte gereken derslik ihtiyacının meslek liselerinde staj/işletmede beceri eğitimini 10. Sınıftan itibaren başlatılmasına geçilerek oluşacak ek boş derslik kapasitesiyle karşılanması mümkün olabilecektir. Başta sektör olmak üzere tüm taraflarda var olan mesleki eğitim aşkı sönmeden bu konuda önemli bir aşama kazanılmış da olur. Öte yandan benzer durumun üniversitelere yerleştirme için de geçerli olduğunu düşünüyorum. Ülkemizin istihdam yapısı, üniversiteli işsiz oranı, KPSS başvuran oranları ve üniversiteli çalışanların başta ekonomik tüm şartları gözönüne alındığında bu kadar üniversite mezunu insana ihtiyacımız var mı diye düşünmek gerekiyor. Yok, biz sadece kültürlenmek için üniversite okuyoruz diyorsak o zaman durum başka. Bu ifadelerden kesinlikle gençlerin üniversite okumalarını istemiyor olduğum sonucu çıkarılmamalıdır.
Meslek Lisesi öğrencilerine yönelik son yapılan araştırmaların birinden çıkan sonuçlar oldukça çarpıcı bilgiler sunuyor.(1)  Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 9. ve 10. sınıf öğrencilerine mesleki tanıtım, rehberlik ve yönlendirmenin başarıyla yapılması durumunun araştırıldığı araştırmada sorulan anket sorularıyla;
Meslek lisesi öğrencilerinin okul ve meslek seçiminde etkili olan kişi ve faktörlerin (ailesi, arkadaşları, çevresi, akrabaları, öğretmenleri, sosyal medya, TV dizileri, ders notları, rehberlik hizmeti, rehberlik ve kariyer planlama dersi, ailenin ekonomik imkânları) tespiti, bilinçli olarak okul ve meslek seçip seçemediği, okul ve meslek türleri hakkında yeterli bilgi edinip edinmediği, tercihler öncesi kişilik ve meslek envanteri testi uygulanıp uygulanmadığı, Mesleki Eğitim Merkezleri hakkında bilgileri olup olmadığı, Okulu bitirince üniversiteye devam edip etmeme isteği, LGS sistemi hakkında yeterli bilgisi olup olmadığı, imkân olsa yakın bir Anadolu Lisesine veya özel okula kayıt olma isteği, yeni askerlik sisteminde MTAL mezunlarına sağlanan hakları bilip bilmediği, işe girişlerde meslek lisesi mezunlarına sağlanan devlet desteklerinden haberdar olup olmadığı, mesleki eğitim ve meslek liselerini başkalarına tavsiye edip etmeyeceği, mezun olduğu mesleğinde iyi bir iş bulup çalışma ümidi, seçtiği ve eğitime başladığı mesleğinin kişilik özelliklerine, ilgi ve yeteneklerine uygunluğu, mezun olmadan mesleğini değiştirmeye düşünüp düşünmediğine yönelik sorularına cevaplar aranmıştır.
            MTAL 9. Sınıf öğrencilerinin üç ay önce meslek lisesine kayıt olup % 90 oranında “okulu bitirince üniversiteye gideceğim” cevabını, bu orana yakın oranda % 82 ile takip eden ikinci soru olan “Meslek sahibi olmak toplumda önemli-olumlu bir algıya sahiptir.” Cevabıyla birlikte değerlendirildiğinde; bu öğrencilerin meslek sahibi olmanın önemine ve toplumda olumlu algısına inanmakla beraber, ilk fırsatta üniversiteye daha iyi hazırlanabilmek için Anadolu Liselerine nakil isteyebileceğini ya da okulu bitireceklerini ancak mutlaka üniversite sınavlarına girip yerleşmeye çalışacaklarını, meslek lisesinden mezun olduğunda hemen çalışma hayatına atılmayı düşünmediklerini sonucu çıkarılabilir. Hem meslek lisesini hem de aynı mesleğin yükseköğretimde devamını okuyarak ve beyaz yakalı olarak iş hayatına daha iyi ücret ve çalışma şartlarıyla atılmayı, toplumda kabul görmeyi, bununla birlikte evlilik yuvasını kuracağı kişinin de aynı şekilde eşdeğer olacağını düşünüyor olabilirler. Diğer yandan ülkemizde tüm meslek lisesi öğrencilerinin örgün lisans programlarına yerleşme oranının % 5 civarında olduğu, önlisans ve MYO dahil en fazla % 20 düzeyinde yerleşmenin gerçekleştiği düşünüldüğünde öğrencilerin henüz hedef ve hayalleriyle gerçeklerinin örtüşmediği görülmektedir. Ancak Açıköğretim programlarıyla birlikte bu oranların bir miktar daha arttığı görülmektedir.
            Öğrencilerin bu düşüncelerinin mesleki tanıtım, rehberlik ve yönlendirmenin gereği gibi etkili yapılmamış olmasından kaynaklandığı söylenebilir. Ayrıca devletin son yıllarda mesleki eğitim mezunlarının istihdamına sağladığı destek ve teşvikler (haberdar olanların oranı % 9,00) ile özellikle öğrencilerin yarısını oluşturan erkeklerin askerlik sistemindeki kolaylıklardan haberdar olmamasının da (% 7,82) bu sonuca etki ettiği belirtilebilir. Meslek liselerinde bu iki konunun yeterince gündem oluşturmadığını düşündürmektedir.
            Okul ve meslek seçiminde öğretmenlerin etkisinin ilkokul öğretmeni (% 4,5), genel olarak öğretmenlerin etkisini (% 15,64), ortaokul öğretmeni (% 18,25), rehber öğretmen desteği alanların ise (% 21,09) oranında gerçekleşmesini rehber öğretmenlerin bile genel olarak bu konuda etkili olamadıkları ve ortalama olarak her dört öğrenciden sadece birini etkileyebildikleri görülmektedir. Bu durum; okul ve meslek seçiminde yardımcı olmak için okulda test uygulananların (% 9,00), tüm meslekler hakkında bilgi edinenlerin (% 13,51), 8. Sınıfta rehberlik ve kariyer planlama dersi yeterince faydalı oldu yargısına ise (% 25,12) birlikte değerlendirildiğinde; mevcut eğitim sisteminin öğrencilere gerekli mesleki tanıtım, rehberlik ve yönlendirme yapılmasını sağlayamadığı sonucuna ulaştırmaktadır. Bunun yanında LGS hakkında yeterli bilgi edindim diyenlerin oranının % 58,53 ve okulu seçerken tüm okul türleri hakkında yeterli bilgi edindim sorusuna % 49,05 oranında cevap verilmesini öğrencilerin kendilerinin ve ailelerinin çabasıyla okul dışında edinilmiş olduğunu düşündürmektedir.
            İstisna olarak Güzel Sanatlar Lisesi öğrencileri, “okulumu seçerken öğretmenlerim belirleyici etkisi olmuştur” sorusuna x=2,14 ile genel ortalama olan x=1,51 oldukça üstünde anlamlı olarak “katılıyorum” cevabı vermişlerdir. Bu durumu resim ve müzik gibi alanlara yetenekle öğrenci alan bir okul olması bu yeteneğin keşfinde ve geliştirilmesinde ilkokuldan başlayarak alan/branş öğretmenlerinin oldukça etkili olduğuyla açıklanabilir. Bu durumu teyit eden 8. sorudaki “ortaokul notlarımın belirleyici etkisi olmuştur” yargısına “katılıyorum” diyenlerin genel ortalamasının x=2,02 iken bu okul türünde x=1,58 gerçekleşmesiyle ayrıca “bu okulu bilinçli ve isteyerek kendim seçtim” diyenlerin genel ortalama cevabı x=2,36 iken neredeyse anketin tümündeki en yüksek rekor puan olan x=2,95 ile “katılıyorum” denilmesiyle açıklanabilir.
Ortaokul son sınıf ve lise dönemindeki gençlerin hemen hepsinin birer akıllı cep telefonu sahibi olduğu, olmayanların evde anne veya babasına ait cihazları kullandığı ve evde/okulda bilgisayar/tablet ile interneti kullanabildiğini, bu sayede Facebook, Twitter, İnstagram ve diğer sosyal medya ortamlarını da yoğun olarak kullandıkları bilinmektedir. Ayrıca her evde TV olduğu ve yoğun şekilde dizi seyredildiği gençlerinde bunlardan çok etkilendikleri hemen tüm ebeveynlerin dilinden düşmemektedir. Ancak anket sonuçları bunun tam tersini ortaya çıkarmıştır. Okul seçiminde TV dizilerinin etkisi (% 1,18), sosyal medyanın ise (% 4,27) oranında çıkmıştır. Asıl etkinin ortaokul notları (% 35,31) ve ailenin (% 34,83) ve çevrenin (% 16) , arkadaşlarının (% 9,95) ve akrabalarının (% 6,87) oranında etkili olduğu belirtilmektedir. Bu durumu bir yandan olumlu değerlendirirken diğer yandan bu sosyal medya mecralarını öğrencilerin hala kullanmaya devam ettiklerini varsayarak okul, meslek seçimi ve kariyer rehberliği için kullanarak okul ve eğitim sisteminin eksik kaldığı yönlerin tamamlanması sağlanabilir. Özellikle de ailelerin okul ve meslek seçiminde daha etkili olduğu sonucundan hareketle MEB’ca başlatılan aile akademileri ve rehberlik hizmetinin aileye/ebeveynlere/velilere yönelik daha yoğun şekilde yapılmaya devam edilmesini gerektirmektedir.
Yine tüm sorulara cevap verenlerden “kararsızım” diyenlerin oranının oldukça yüksek olması öğrencilerin mesleki tanıtım, rehberlik ve yönlendirme hizmetlerinin etkili ve verimli yapılamamış olduğunun ve öğrencilerde netleşmiş bilgilerin oluşmadığı ayrı bir göstergesi sayılabilir.
Sonuçlar arasında şaşırtıcı olan bir başka soru ise “evime yakın bir Anadolu lisesine kayıt olmak isterdim” % 36,73 ve “Ailemin ekonomik imkânları olsaydı özel okula gitmek isterdim” diyenlerin oranının % 23,22 çıkmasıdır. Bu sonucu ise mahalledeki Anadolu liselerinin artık sınavsız adrese dayalı yerel tercih ve yerleştirmeyle öğrenci almaya başlamış olmasıyla birlikte çok fazla öğrenci talebinin oluşması sonucu kalabalık sınıf/okullar ile birçok ilçede ikili eğitime geçmek zorunda kalınmasıyla öğrencilerdeki algısının bozulması olarak görülebilir. Özel okulları tercih etme oranındaki düşüklüğü ise özel lise bitirenlerin de gelecek adına net olarak bir kariyer garantisi olmamasına bağlanabilir. Diğer yandan çocukluktan çıkıp artık yetişkin olmaya adım atan genç ergenler olarak ailelerinin ekonomik durum gerçeklerini kabul etmiş, özel okul fiyatlarının da oldukça yüksek oluşuna, dersanelerin kapatılmasıyla çok fazla özel okula dönüşümde kalitenin korunamadığına ve gereksiz hayalci düşüncelere kapılmıyor olmaları şeklinde yorumlanabilir.
Anketin 9. Sınıfa uygulanan soruları içinde en yüksek düzeyde “katılıyorum” oranı x=3,00 ile 70. Yıl MTAL (Sağlık Meslek Lisesi) öğrencilerinin “meslek sahibi olmak toplumda önemli-olumlu bir algıya sahiptir” sorusuna verdikleri cevaplardır. Bu durumu meslekler içinde tatmin edici bir ücretle iş bulma oranı en yüksek talep gören doktorluktan sonra sağlık alanında yaygın olarak kabul gören sağlık çalışanlarının hemşireler, ebeler ve acil tıp teknisyenleri olduğu için olabilir.
Meslek liselerinin isimlerinin MTAL olarak tek isim altında birleştirilmesinden önce Sağlık Meslek Liseleri, Otelcilik ve Turizm Meslek Liseleri akademik düzeyde diğer okul türlerine göre oldukça başarılı ve sektörlerinde kabul gören okullar olduğu bilinmektedir.
İlk olarak veli ve öğrencilerin sınavlar ve okullar hakkında bilgilenme, LGS, okul türleri, Mesleki Eğitim Merkezleri, meslekler, MTAL mezunlarına istihdamdaki destekler ve askerlik sistemindeki şartlar hakkında yeterli bilgi edinmeleri gerekmektedir. Bunu temin için rehberlik ve kariyer planlama dersinin konusunda uzman öğretmenler veya İŞKUR iş ve meslek danışmanlarınca yürütülmesi halinde daha faydalı olması, rehber öğretmen desteğinin zorunlu olarak daha fazla verilmesi, okulda okul ve meslek seçimine destek için zorunlu test/anket uygulanması, tüm bunların sonrasında ise öğrencinin bilinçli olarak okul ve meslek seçimi yapabileceği öngörülmektedir.
Okul ve meslek seçimi aşamasında ise öğrencinin başta en yakınından başlayarak ailesi, çevresi, akrabaları, arkadaşları, sınıf ve rehber öğretmenleri (ilkokul-ortaokul-lise) ile en çok vakit geçirdikleri ortam olan sosyal medya ve TV dizilerinin belli oran ve düzeyde etkili olduğu öğrenciler tarafından beyan edilmiştir. Bu sebeple öğrencilerin dışındaki kişilere yönelik de bilgilendirme çalışması yapılmasının faydalı olacağı düşünülmelidir. 
Tüm bu süreç ve karar aşamalarında; meslek sahibi olmanın, meslek liselerinin önemli ve olumlu bir algıya sahip olması halinde verilecek kararlarda daha etkili olacağı varsayılabilir. Tabi ki sadece bilmek ve istemek yetmeyecektir bununla birlikte okullar için gerekli olan okul başarısı ve sınav puanı ve kayıt şartlarının yerine getirilmesi de gerekmektedir. Tüm bunların sonunda öğrencinin eğitim öğretimin zirvesi olarak görülen, daha hızlı ve güzel iş bulunabileceği, iş hayatında unvan/statü, toplumda saygınlık ve ekonomik olarak yeterli-tatmin edici düzeyde gelir temin edeceğini garanti gözüyle bakılan bir üniversite mezunu olma hayalinin bitmeyip devam edecektir.
(1)     MEB 2018-2019 Örgün Eğitim İstatistikleri
(2)     İstanbul Bakırköy İlçesinde Kasım–2019’ da meslek lisesi öğrencileriyle yapılan anket sonuçları


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MESLEKİ EĞİTİM AFORİZMALARI

Hayaller kurulmadan hayatta beklenen değişiklikler ve güzel çalışmalar kendiliğinden gerçekleşmiyor. Bizim planımız kurgumuz dışında başkal...